10,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
payback
5 °P sammeln
  • Broschiertes Buch

Sah Ismail, 1514te galip gelseydi, Kürdistan cografyasi, büyük bir olasilikla ya Türkmenlesecek veya Azerilesecekti. 1514ü Yavuz Sultan Selimin kazanmasi, Kürtlügün ve Kürdistanin kendisini kendi degerleriyle muhafaza etmesine yol acmistir. Alevilik ve Siilik yayilmamis, Türk-Kürt siyasi ittifaki Orta Doguyu 400 yil süren bir ittifaka kavusmustur. 1514den sonra Osmanli-Kürt iliskisi degerlendirilirken iki yaklasim ön plana cikmaktadir. Bunlardan birincisi Osmanli devletinin cihansümul veya cihan hakimiyeti mefkresi anlayisiyla aslinda Iranin bölgedeki hakimiyetine izin vermeyip bölgeyi…mehr

Produktbeschreibung
Sah Ismail, 1514te galip gelseydi, Kürdistan cografyasi, büyük bir olasilikla ya Türkmenlesecek veya Azerilesecekti. 1514ü Yavuz Sultan Selimin kazanmasi, Kürtlügün ve Kürdistanin kendisini kendi degerleriyle muhafaza etmesine yol acmistir. Alevilik ve Siilik yayilmamis, Türk-Kürt siyasi ittifaki Orta Doguyu 400 yil süren bir ittifaka kavusmustur. 1514den sonra Osmanli-Kürt iliskisi degerlendirilirken iki yaklasim ön plana cikmaktadir. Bunlardan birincisi Osmanli devletinin cihansümul veya cihan hakimiyeti mefkresi anlayisiyla aslinda Iranin bölgedeki hakimiyetine izin vermeyip bölgeyi fethettigi anlayisidir, bu anlayis bu cercevede, Osmanlilarin, Sünni Kürtleri Safevi baskisindan kurtardi seklindeki anlayisa yol acmaktadir. Ikincisi, Osmanli Devletini oldukca emperyal bir devlet olarak tanimlayip, 1514den sonra Osmanlinin Kürdistani sömürgelestirdigi seklindeki bir anlayistir. Her iki anlayista da Kürtlerin aktif bir aktör olarak hatirlanmamasi ve düsünülmemesi ciddi bir sorundur. Bu görüslerden birini Türk milliyetcileri söylüyor, digerini Kürt milliyetcileri söylüyor ama her iki anlayisin da sorunlu oldugu görülmektedir. Büyük ve kudretli bir Türkiyeyi herkes telaffuz ediyor ama sürekli ice kapanan ve yabanci olan her unsuru sopayla kendisine katmaya calisan bir ülkenin büyük olmasi beklenemez. Barismak lazim; sadece Kürtlerle degil, Araplarla, Acemlerle, yasadigimiz cografyada her kim varsa onlarla daha ziyade barisa dayali bir perspektif ile iliskiler kurmak lazim. Avrupa tecrübesi de herhalde bizim icin önemlidir. Onlar da cok dövüstüler, simdi barismaya karar verdiler. Ayni yollardan gitmeye gerek yok. Barisin herkese kazandiracagi daha fazla imkan var. Bu karmasik ve kaotik siyasi ortama bakildiginda, Türkiyenin otuz yil süren bir ic catismadan cikarak, baris sürecine evirilmesi ve siyasi cözümü aramasi yüzyilin en önemli kazanimlarindan biri olmustur. Bu kazanim bize Türk-Kürt siyasi iliskilerinin yeni bir safhaya girdigini göstermekte ve her iki halkin Anadolu ve Mezopotamya topraklarinda beraber yasadiklari bin yillik beraberligi her bakimdan yeniden düsünmeyi, hatirlamayi ve bu tarihi dönemle, günümüzün yeni kosullarinda yeniden yüzlesmeyi gerekli kilmaktadir.