10,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
  • Broschiertes Buch

Adana... bir dönem hem de cok uzun bir dönem Bossasiyla, Sasasiyla, Temsasiyla, Marsasiyla, Teksasiyla, Mensasiyla, Güney Sanayisiyle, Paktasiyla, Milli Mensucatiyla, Özbubucakiyla, Akdeniziyle ve irili ufakli onlarca, yirmilerce circiriyla genc Cumhuriyetin ekonomik kalbini besleyen en önemli bir kac ana damar kentlerden biriydi. Kendi insaniyla birlik de dogu-bati-kuzey hinterlandin da yer alan on, on bes kentin ocaklarini tüttüren, yuvalarini senlendiren, evlere as, is, ekmek, ailelere sevgi ve bereket, bebelere süt gönderen, cam eksen meyveye duran bereketli topraklari vardi. Uzun, ince…mehr

Produktbeschreibung
Adana... bir dönem hem de cok uzun bir dönem Bossasiyla, Sasasiyla, Temsasiyla, Marsasiyla, Teksasiyla, Mensasiyla, Güney Sanayisiyle, Paktasiyla, Milli Mensucatiyla, Özbubucakiyla, Akdeniziyle ve irili ufakli onlarca, yirmilerce circiriyla genc Cumhuriyetin ekonomik kalbini besleyen en önemli bir kac ana damar kentlerden biriydi. Kendi insaniyla birlik de dogu-bati-kuzey hinterlandin da yer alan on, on bes kentin ocaklarini tüttüren, yuvalarini senlendiren, evlere as, is, ekmek, ailelere sevgi ve bereket, bebelere süt gönderen, cam eksen meyveye duran bereketli topraklari vardi. Uzun, ince narin yapili palmiye agaclarinin ve yazlik bahce sinemalarinin süsledigi sessiz, tertemiz bulvarlar, enva-i türlü ciceklerle bezeli meshur Atatürk Parki, Orhan Velinin, siirlerinde yaylim dedigi fayton arabalar son model mercedesler den daha ala ve saglikli, Adanaliyi bir mahalleden bir mahalleye tasirdi. Maaile ya da mahalleli olarak gittigimiz ömre bedel yazlik bahce sinemalarimiz vardi. Bize en yakin olanlar... Halk Sinemasi, Nur Sinemasi, Yeni Sinema, San Sinemasi ve Bagdat Sinemasiydi. Adana... 1950 li yillardan itibaren uzun yillar ekonomik nedenlerle, 1980 li yillarin ortalari itibariyle de bölücü terör nedeniyle yogun bir ic göcün muhatabi oldu. Kent estetigi, sehir planlamasi, kentsel destinasyon alanlari ve habitati acisindan kontrol edilemeyen ve iyi yönetilemeyen ic göc dalgalari yillar icerisin de kentin nev -i sahsina özgün demografik yapisini ve habitatini derin bir bicimde bozdu. Kent, kendi özgün deger, doku ve markalarini yillar icerisinde bir bir kaybetti. Kaybettiklerinin yerine onlara muadil bir deger üretemedi ve sürekli kan kaybetti. Ruhunu kaybedip hevasini ilah edinen dünya metai asigi insan kendi ruhu ile birlikte kentlerin de ruhlarini öldürdü. Bu gün ise bu kadim kent ikbalden zillete düsmüs nadan bir mirasyedi gibi yeniden kendi küllerinden dogacak Zümrüd-ü Anka Kusu olmayi beklemektedir. - Ismail Göktürk