Ünlü Fransiz filozof Henri Bergsonun düsünce tarihinde özgün bir yeri vardir. Bergsona göre, gercekten varolan sey madde, cansiz varlik degildir; gerceklik süredir ve bunu yalnizca sezgi kavrayabilir. Zaman bir birikimdir. Gelecek hicbir zaman gecmisin aynisi olamaz, zira her adimda yeni bir tecrübe ortaya cikar. Bergson, bilincli bir varlik icin var olmanin degismek oldugunu kabul eder, zira degismek olgunlasmak demektir; olgunlasmak ise, sonsuzca kendi kendini yaratmak demektir. Bu, yalnizca bilincli insan varligi icin degil, fakat bütün gerceklik icin böyledir. Bergson gelismeyi, ancak süre olarak anladigimiz takdirde her seyi berrakliga kavusturabilecegimizi söyler. I. Dünya Savasi patlak verene degin gercek bir Bergsonculuk modasi yasanmistir. Pek cok yerde Bergsoncu felsefenin yorumlari ve aciklamalari yayimlaniyordu. Cogu kimse felsefede yeni bir gün dogdugu, baska bircok etkinligin de böylece aydinlandigi inancindaydi. Edebiyatta Marcel Proust, Bernard Shawun yapitlarinda; siyasette Fransiz sendikaci-düsünür George Sorelin calismalarinda; resimci, izlenimci Claude Monetde; müzikte Claude Debussyde; ayrica Bergsonun yapitlarinda tinsel degerlere dayanak bulan pek cok dinsel düsünürde onun derin etkisi görülmüstür. William James, Bergsonun yapitlarinin tutkulu bir okuyucusuydu. Bergsonun Ahlakin ve Dinin Iki Kaynaginda temel yaklasimi duragan ile devingen arasinda kurdugu temel karsitliktir. Bu karsitliklardan birinin kökleri zihindedir ve bilime, onun duragan, mekanik ülkülerine ulasir, digeri sezgiye dayalidir, varligini felsefecilerin, sanatcilarin ve büyük mistiklerin yaratici atiliminda élan vital bulur.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.