14,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
  • Broschiertes Buch

Savasin gölgesinde canlanan anilar... Hoda Barakat, kendisine Necib Mahfuz Edebiyat Ödülü kazandiran Akdeniz Sürgününde, ic savas sonrasi harap olmus Beyrutta, babasinin kumas dükkaninin yikintilari arasinda hayatta kalmaya calisan, halüsinasyonlar gören yalniz bir adamin cokkatmanli hikayesini anlatiyor. Issiz, yer yer gerceküstü ve hatta distopik sayilabilecek bir sehir manzarasi fonunda, hayal ile gercegin birbirine karistigi metinde yazar, Dogu Akdeniz kültürünü ve felsefesini incelikli bir sekilde yansitiyor, Lübnanin zengin kültürel kumasinin nasil dokunduguna dair siirsel bir anlati…mehr

Produktbeschreibung
Savasin gölgesinde canlanan anilar... Hoda Barakat, kendisine Necib Mahfuz Edebiyat Ödülü kazandiran Akdeniz Sürgününde, ic savas sonrasi harap olmus Beyrutta, babasinin kumas dükkaninin yikintilari arasinda hayatta kalmaya calisan, halüsinasyonlar gören yalniz bir adamin cokkatmanli hikayesini anlatiyor. Issiz, yer yer gerceküstü ve hatta distopik sayilabilecek bir sehir manzarasi fonunda, hayal ile gercegin birbirine karistigi metinde yazar, Dogu Akdeniz kültürünü ve felsefesini incelikli bir sekilde yansitiyor, Lübnanin zengin kültürel kumasinin nasil dokunduguna dair siirsel bir anlati sunuyor. Güclü tarihsel arka planinda, Orta Dogudaki giyim tercihlerinin evrimine ve bunun günlük hayattaki etkilerine de yer veren roman; geriye dönüslerle örülü hikayesini savas, travma ve insan üzerinden sekillendiriyor. Ipekten kadinlar vardir; annen de ipekten, büyüdügünde sen de anlayacaksin. Akdeniz Sürgünü, Lübnan Ic Savasinin yasandigi puslu yillara götürüyor, Beyrutu yerle bir eden bombardimanlardan birinde harap olmus bir kumasci dükkaninin kapilarini sonuna kadar aciyor. Kumaslar ve renkler arasinda bugulu bir kompozisyon kuran yazar Hoda Barakat; okuru, dünyaya bir de ketenin, kadifenin, ipegin, dantelin yani kumaslarin gözünden bakmaya cagiriyor. Baba yadigari bir dükkanin yikintilari arasinda, sanrilarin ve halüsinasyonlarin esiri olmus bir adamin gecmisiyle hesaplasmasini gözler önüne seren eser; kabusu andiran bir sehirde, eski güzel anilarin, tekinsiz mutluluklarin izini süren kahramaninin ic dünyasini ustalikla aktariyor. Okurlar, kitabin yaydigi eski Beyrut isiltisi esliginde insan ruhunun karanlik dehlizlerinde dolasirken, rengarenk kumaslarin iyilestirici özelligini adeta teninde hissediyor. Bazi kumaslar gibi insan ruhunun da sentetik sayilabilecek bir degisim ve dönüsüm sürecinden nasibini alabilecegine dikkat ceken roman, insanlarin mekan ve zaman ekseninde kumasin degerini ve önemini unutmalarindan dem vuruyor. Damitilmis hikayesinin yani sira üslubu ve diliyle de farklilasan Akdeniz Sürgünü, Beyrutu yasayan ve yasatan, sofistike bir metne dönüsüyor. Bana dön ve kadifeyi anlat. Benim nasil kadifeye dönüstügümü anlat.