15,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
  • Broschiertes Buch

Özellikle 1980lerden sonra postmodern yasam ve siyaset felsefesinin egemen olmasi, büyük anlatilarin büyüsünü kaybetmesiyle birlikte her toplumsal kimlik kendisini özellikle medya yoluyla ifade etme bicimleri gelistirmistir. Ekonomik küresellesmenin siyasal bir sonucu olarak insan haklari, inanc, etniklik ve özgürlük gibi kavramlar dünya genelinde öne cikarken bunlarla benzer özellikler gösteren alt siniflar ve muhalifler de kendi medyalarini olusturma potansiyeline erismistir. Küreselden yerele ve tersine iliskilerin dogmasina olanak veren bu yeni cag, görünmeyeni görünür kilarken siyasal,…mehr

Produktbeschreibung
Özellikle 1980lerden sonra postmodern yasam ve siyaset felsefesinin egemen olmasi, büyük anlatilarin büyüsünü kaybetmesiyle birlikte her toplumsal kimlik kendisini özellikle medya yoluyla ifade etme bicimleri gelistirmistir. Ekonomik küresellesmenin siyasal bir sonucu olarak insan haklari, inanc, etniklik ve özgürlük gibi kavramlar dünya genelinde öne cikarken bunlarla benzer özellikler gösteren alt siniflar ve muhalifler de kendi medyalarini olusturma potansiyeline erismistir. Küreselden yerele ve tersine iliskilerin dogmasina olanak veren bu yeni cag, görünmeyeni görünür kilarken siyasal, inancsal ve toplumsal talepleriyle karsi bir kamusal alan da yaratmistir. Yaratilan bu kamusal alanda seslerini pek duyuramayan toplumsal kesimler kendi gazetelerini, televizyonlarini, web sitelerini, dergilerini vb. medya araclarini olusturarak egemen medya ile hegemonik bir mücadelenin icine girmeye baslamistir. Bunlardan biri de uzun bir süre ötekilestirildigi varsayilan Alevi ve Alevi-Bektasi topluluklaridir. Kitapta; söz konusu toplulugun alternatif televizyon yayinlari konusu incelenmeye alinmis, gerek kendi iclerine gerekse ülke gündemine iliskin habercilik anlayisi derinlemesine tartisilmistir. Cagdas iletisim bilimlerinde bu tür pratikler alternatif medya catisi altina dahil edilmektedir. Bu vesileyle adi gecen topluluk televizyonlarinin özellikle habercilik anlayisi ve teskilatlanma yapisinin kuramsal ve pratik acidan ne kadar alternatif medyaya uygun olup olmadigi ortaya konulmustur. Bu baglamda kitapta; söz konusu topluluklarin televizyon yayinciliklarinin analizi yapilarak herhangi bir toplumsal formasyonda ideolojik, kültürel, siyasal ve sinifsal olarak dominant olan medya anlayisinin disinda alt kültürlerin, etnik grup, din azinlik ya da alt siniflarin kendi medyalarini yaratma potansiyelinin ne derece gerceklik kazanabildigi tartismaya acilmaktadir. Kitap, basta akademisyenler ve alana ilgi duyanlar olmak üzere ülkede zaman zaman inanc özgürlügü temelinde tartisma konusu olan Alevi toplumu icin de önemli bir kaynak olacaktir.