1999 yilinda yasadigimiz Marmara depreminin travmasini attigimizi düsünürken üc sene sonra cok daha büyük bir depremin bizi beklediginden habersizdik. Depremden bir süre sonra gözlemledigimiz degisimlerin ardindan annem henüz 53 yasinda iken doktorlarin koydugu teshis ile Alzheimera olan yolculugunun nasil basladigina, yasinin bu hastalik icin cok genc olmasina ragmen hastaligin nasil geldigine, annemin dogumu ile baslayan hayatinda Alzheimer teshisi konulduktan sonra bes yil gibi kisa bir sürede hangi asamalardan gecip bilinen sona nasil geldigine taniklik edeceksiniz. Literatürde yasli hastaligi olarak gecen Alzheimerin o dönem Türkiyede bilinen hastalar icinde sayili genc hastalar arasinda yer alacagini ögrendigimiz annemde nasil basladigini, bu hastaligin genc bir beyne nüfuz ederken adim adim hangi asamalardan gectigini, babamin ve benim verdigimiz mücadelede umudumuzu hicbir zaman kaybetmememizi saglayan sevginin gücüyle son güne kadar verdigimiz mücadeleye bu kitapta sahitlik edeceksiniz. Sevgi ve sefkat üzerine kurulmus bir hayatta unutulmayan tek seyin yine sevgi ve sefkat oldugunu annemden ögrendim. Annemin hayati, hayati yasama sekli bana her zaman ögretiydi, hayranlikla izledigim her davranisi bana rehber olmusken yakalandigi hastaliginin dahi bana nasil bir hayat dersi verdigini yillar icinde anlayacaktim. Bu yolculuk hastalar icin uzun ve mesakkatli olsa da kosullar her ne olursa olsun sevginin baglayici gücü hasta yakinlari icin her zorlugu asmada en önemli rehber. Hayat denilen olgu, dogum ile ölüm arasinda hatirladiklarimiz ise hatirlayamadiklarimizla da yasamda var oldugumuzu bilmek icimizdeki en anlamli bilgelik.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.