Yine havalandirma saati geldi. Hayir, buün sacmalamayacakti. Cömelmek istemeyecekti. Gökyüzüyle sevismeyi reddedecekti. Zeynepi üzmeyecekti. Özgürlük bir düs degil artik, havalandirmaya gerek yok, gökyüzü hep var, prova bitti, oyun basladi... Yürüdüler. Yürüdüler, ama uzaklasmadilar. Gösterissiz ama vazgecilmez kahve, uzak durana yüz vermeyen soba, simsicak sohbet, sicacik cay, simitci, simit, deniz, martilar, marti... Hepsini biraktilar, ama yanlarinda da götürdüler, hepsinden ayrildilar, ama onlarla da kaldilar. Tansel, bir baska boyutun varligini o an kesfetti... Simdiki zamandaydi bu boyut. Ayrilikla baslayan öyle bir zaman dilimi vardi ki insan hayatinda, zaman hem ileriye, hem geriye dogru akiyordu. Gecmise bakarak ileri, gelecege bakarak geri sayiyordu insan. Yukariya, sonsuz paylasimlari, ama sonsuz bencillikleri cercevleyen gökyüzüne bakti. Firlatti atti karti. O güzelim erkek cocugu, kocaman agaclar, upuzun cimler, köpek ve o masum kiz bebegi asagi yuvarlandi. Kahveyi bitirinci kadini aradi. Aylar sonra ilk konusma. Köpüksüz. Sekeri ayarsiz. Icilmesi zor. Bulanik. Dipte kalanlar harekete gecebilir. Yika gitsin. Hayir, onlari da ye Canin yine kahve istesin Olmaz. Onlar cok zararli. Kapat Kahve tapaginin üzerine degil. O kahvede gelecek görünmüyor artik. Tasirma sabri. Ates söndü artik. Bir daha tasmaz. Belli olmaz.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.