Samet Agaoglu, yalnizca öykülerinde degil, tüm ürünlerinde bir yalnizlik aniti olarak davraniyor. Öykülerine, anilarina ya da anlatilanlarina sinen hava bu. Asina Yüzler de böyle iste. Ama ayrica yani, kahramanlarini bir dönemin insanlarindan kalkarak yaratmasi. Yazarin portre demesi, anlattigi kisilerin adini vermemesi, bunlari dönüstürmesinden birer öykü kahramani yapmasindan kaynaklaniyor. Bu nedenle Asina Yüzleri, bir tarih, siyasa felsefesi, hatta düpedüz felsefe, uygarlik tarihinin minnacik bir noktasina düsürülmüs isik konisi gibi okumak olanakli. Ama satir arasinda toplumbilimin izlerini sürüp, potrelerde kisilik catismalarinin, derin ruhsal karmasalarin tanikligini yapip tüm Türkiyenin yer aldigi bir öyküler demeti olarak okumak da olasi.. Asina Yüzler, böyle bir güce sahip. Bu gücü, bir siyasa, tarih, ani kitabi oldugu icin degil, öykü oldugu icin kazaniyor... Asina Yüzlerin yerli yerine oturtulabilmesi icin bu insanlarin ille bire bir taninmasi gerekmiyor. Ben bu portreleri, kalibini yansitan su ya da bu kisi gözüyle degil, Anadolu harmaninin ortaya cikardigi tipler biciminde düsünmeye calistim. Bu, daha dogruymus gibi geliyor bana. Bütün bunlari, üc kusak boyunca aci cekmis bir ailenin bu yeryüzüne biraktigi son ciglik olarak da okuyabilirsiniz elbette. Öteki büyük yazarlarin da su zavalli yeryüzüne biraktiklari, bir koca cigliktan baska ne olmustur ki
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.