Yil 2001. Isa öleli yirmi yüzyil oluyor. Abdullah oglu 1300 yili askindir, insandan uzak, dünyadan ayri, Nietzsche, tanriyi öldüreli ben diyeyim 90, siz deyin 100 yil olmus, atom parcalanmis, Aya cikilmis, Kuzey-Güney savasini kölelik karsitlari kazanmis, evrensel insan haklari bildirgesi dört bir yana asilmis, dünya hicbir zaman olmadigi kadar ulusla dolu, üc kisi bir araya gelip bagimsizligini ilan edebiliyor, hic kimse hic kimseye bir sey demiyor, sabah kahvaltisini Newyorkta yapan, aksam yemegini Istanbulda yiyebiliyor. Coklukla karamsar tablo cizsek de, belki de yeryüzü iyiye gidiyor.. Kültür kavrami o denli yayginlasmis ki her sey bir sanat yapitina dönüsüyor, sanat yapiti hayat yapiti oluyor. Insan ruhu hicbir zaman olmadigi kadar özgür, usun sinirlari sonsuzu zorluyor, robotlar yapiliyor, koyunlar, babunlar klonlaniyor, insan isterse kendini cogaltabiliyor ve bütün bunlarin oldugu yerde, hemen hemen tam merkezde bir ülkede kitap yasaklanabiliyor. Kitap ki insanin, yeryüzünün ve tanrinin bir yansilamasi, kitap ki yazi buluslarin en büyügü, kitap ki evrenin bir parcasi; bir karsi evren, gecmisimiz, gelecegimiz, var olusumuz... Su buyrulanlar bir parca yalan olsaydi, tanri, kullarla arasina Furkani koyar miydi, dünya kütüphanelerle dolar miydi, emirler ilahi ceza adina; kara kapli kitaplara bakar miydi, asiklar, sayfalarindan hilal kaslilara dizeler fisildar miydi... Modernite adina cekinmesek, neredeyse dünyaya kitap icin geliriz; Tanri da kitap icin vardir diyecegiz..
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.