Ruh diye bir sey var mi yoksa tüm duygu ve düsüncelerimiz biyokimyasal süreclerin eseri mi Ilkcag filozoflarina göre duygu ve düsünceler vücutla birlikte yok olmuyordu; ruh araciligiyla vücuttan ayrilip havaya karisiyor, sonra da solunum yoluyla yeni bireylerin vücuduna girerek, onlarin duygu ve düsüncelerini olusturuyordu. Ruh kavrami ortacagda tektanrici dinlerin ögretileri icerisinde gecerliligini korudu. Insanin dis dünyayi nasil algiladigini arastiran Rönesans bilginleri sinir sistemini kesfettiler. Aydinlanma düsünürleri insan vücudunda ruhun evini bulmaya calistilar. Sanayi caginda sinir sisteminin elektrikle calistiginin kesfedilmesinden sonra cogu bilgin ruh kavramini bir kenara birakti. Bugün modern bilim, sinir sisteminin nasil isledigini fizyoloji ve biyokimya terimleriyle tatmin edici bicimde aciklamis olsa da, duygu ve düsüncelerin nasil olustugu, bilgilerin beyinde nasil kaydedildigi ve animsandigi sorularina tatmin edici yanitlar bulabilmis midir Beynin ve Zihnin Kisa Tarihi beynin beyni anlama mücadelesini tarihsel sürec icinde ortaya koyuyor. Düsünme organimizin isleyisini aciklamak üzere antikcagdan bugüne dek buldugumuz formülleri güzelce ortaya koyuyor ve beynimizin calisma seklini aciklama iddiasinda olan bu teorilerin ne kadar kuskulu temeller üzerine kuruldugunu gösteriyor. Cok aydinlatici bir kitap -Gerald Hüther, nörobiyolog ve Insan Beynini Kullanma Kilavuzu adli kitabin yazari
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.