25 Temmuz 1826 gecesi bir gölge, tedirgin adimlarla Unkapani kiyisinda volta atiyordu. Bekledigi, kendisini almaya gelecek olan sandalciydi. Aslinda su koca dünyada artik baska bekledigi bir sey de kalmamisti ya. Nemden yapis yapis olmus mintaninin yakasini bogulurcasina acti. Yeniceri Ahmet Aga, hava sicak olmasina karsin titriyordu. Titremesinin nedeni korku, öfke, kirginlik, umutsuzluk, saskinlik ve meraktandi. Bir seyler görebilmek umuduyla bakislarini Halic tarafina dogru cevirmisti. Görmeyi hic ummasa da eskiden Cardak Kahvesinin bulundugu yeri gözleriyle taradi. Tek tük solgun birkac isigin disinda her yer ölüm sessizligine bürünmüstü. Gözüne tanidik gelen, yüreginde hic olmazsa kücücük bir umut isigi yakacak hicbir sey göremedi. Cardak kahvesi artik yoktu. Bir an sanki kulagina top sesleri, kilic sakirtilari, haykirislar, inlemeler gelir gibi oldu. Burnunun diregi sizladi.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.