9,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
  • Broschiertes Buch

Ali ve Yilmaz, Hikmet Beyin cocuklari, memleket denilince akla ilk yoksullugun geldigi 60li yillarda mücadelelerine baslamislardi. Fakat her ailenin icinde belli roller vardi ve bu roller, kimin güclü kimin gücsüz kalacagini gösteriyordu. Zaman ise degisimi en iyi dillendiren animsaticiydi. Kimin güclü olduguna da o karar veriyordu. Hem belki de bir kisi uzaktan ne kadar cok güclü duruyorsa kendi icerisinde o kadar cok gücsüzlügü ile savasiyordu. O zaman güclü olmak demek, gücsüzlüklerini saklayabilme becerisi miydi Fakat gücsüzlükleri kendi icerisinde gizlemek mi güc sayilirdi yoksa onlari…mehr

Produktbeschreibung
Ali ve Yilmaz, Hikmet Beyin cocuklari, memleket denilince akla ilk yoksullugun geldigi 60li yillarda mücadelelerine baslamislardi. Fakat her ailenin icinde belli roller vardi ve bu roller, kimin güclü kimin gücsüz kalacagini gösteriyordu. Zaman ise degisimi en iyi dillendiren animsaticiydi. Kimin güclü olduguna da o karar veriyordu. Hem belki de bir kisi uzaktan ne kadar cok güclü duruyorsa kendi icerisinde o kadar cok gücsüzlügü ile savasiyordu. O zaman güclü olmak demek, gücsüzlüklerini saklayabilme becerisi miydi Fakat gücsüzlükleri kendi icerisinde gizlemek mi güc sayilirdi yoksa onlari disa vurarak birer birer yok etmek mi Yol da bunun en güzel ögreticisiydi. Insan herkesten kacabilirdi, herkesten uzaklasabilirdi ama bütün iyilik ve kötülüklerinin tek sahidi olan kendi benliginden kacamazdi. Bir seyler üzerinde kat etmenin zor oldugu bir dünyada, her ne olursa olsun ilerleyebilmek yola has bir yücelikti. Yolda bütün gücler ve bütün gücsüzlükler ayni anda var oluyordu ve insan bütün bir hüznün, bütün bir nesenin ve bütün bir gökyüzünün birlesiminde kendini bulmaya koyuluyordu. Hepsini ögrenerek ve hepsinden yararlanarak... 60larda baslayan bir hikaye cöle uzaniyor bir hayal cekmecesi ile... Bütün hayaller Istanbula ugruyor sonra memlekete, sonra Novi Sada, Parise ve Cadize, en sonunda ise Casablanca ile asil yuvasina dogru yol aliyor. Bütün hayaller bir bulut Ali ve Yilmaz, Hikmet Beyin cocuklari, memleket denilince akla ilk yoksullugun geldigi 60li yillarda mücadelelerine baslamislardi. Fakat her ailenin icinde belli roller vardi ve bu roller, kimin güclü kimin gücsüz kalacagini gösteriyordu. Zaman ise degisimi en iyi dillendiren animsaticiydi. Kimin güclü olduguna da o karar veriyordu. Hem belki de bir kisi uzaktan ne kadar cok güclü duruyorsa kendi icerisinde o kadar cok gücsüzlügü ile savasiyordu. O zaman güclü olmak demek, gücsüzlüklerini saklayabilme becerisi miydi Fakat gücsüzlükleri kendi icerisinde gizlemek mi güc sayilirdi yoksa onlari disa vurarak birer birer yok etmek mi Yol da bunun en güzel ögreticisiydi. Insan herkesten kacabilirdi, herkesten uzaklasabilirdi ama bütün iyilik ve kötülüklerinin tek sahidi olan kendi benliginden kacamazdi. Bir seyler üzerinde kat etmenin zor oldugu bir dünyada, her ne olursa olsun ilerleyebilmek yola has bir yücelikti. Yolda bütün gücler ve bütün gücsüzlükler ayni anda var oluyordu ve insan bütün bir hüznün, bütün bir nesenin ve bütün bir gökyüzünün birlesiminde kendini bulmaya koyuluyordu. Hepsini ögrenerek ve hepsinden yararlanarak... 60larda baslayan bir hikaye cöle uzaniyor bir hayal cekmecesi ile... Bütün hayaller Istanbula ugruyor sonra memlekete, sonra Novi Sada, Parise ve Cadize, en sonunda ise Casablanca ile asil yuvasina dogru yol aliyor. Bütün hayaller bir bulut Ali ve Yilmaz, Hikmet Beyin cocuklari, memleket denilince akla ilk yoksullugun geldigi 60li yillarda mücadelelerine baslamislardi. Fakat her ailenin icinde belli roller vardi ve bu roller, kimin güclü kimin gücsüz kalacagini gösteriyordu. Zaman ise degisimi en iyi dillendiren animsaticiydi. Kimin güclü olduguna da o karar veriyordu. Hem belki de bir kisi uzaktan ne kadar cok güclü duruyorsa kendi icerisinde o kadar cok gücsüzlügü ile savasiyordu. O zaman güclü olmak demek, gücsüzlüklerini saklayabilme becerisi miydi Fakat gücsüzlükleri kendi icerisinde gizlemek mi güc sayilirdi yoksa onlari disa vurarak birer birer yok etmek mi Yol da bunun en güzel ögreticisiydi. Insan herkesten kacabilirdi, herkesten uzaklasabilirdi ama bütün iyilik ve kötülüklerinin tek sahidi olan kendi benliginden kacamazdi. Bir seyler üzerinde kat etmenin zor oldugu bir dünyada, her ne olursa olsun ilerleyebilmek yola has bir yücelikti. Yolda bütün gücler ve bütün gücsüzlükler ayni anda var oluyordu ve insan bütün bir hüznün, bütün bir nesenin ve bütün bir gökyüzünün birlesiminde kendini bulmaya koyuluyordu. Hepsini ögrenerek ve hepsinden yararlanarak... 60larda baslayan bir hikaye cöle uzaniyor bir hayal cekmecesi ile... Bütün hayaller Istanbula ugruyor sonra memlekete, sonra Novi Sada, Parise ve Cadize, en sonunda ise Casablanca ile asil yuvasina dogru yol aliyor. Bütün hayaller bir bulut olup yükseliyor Sahranin tepesine, hayat buluyor. Bir hayal cekmecesi icerisinde atlas barindiriyor, Ali ve Yilmazi iceren, hic kimseyi ve herkesi iceren bir atlas...