Her sey hep bir sorgulamayla baslamisti. Bu felsefe ögrenimine baslarken, öncelikle kendine amacli istekle bu secimini yapmisti. Cünkü kendisini önce bir arayisin, sonra bir degisimin esiginde buldugundan, gercekten de öncelikle kendisinin arastirmalara girmesi biciminde baslamis ve arastirmalari derinlestikce her gününün büyük bir bölümünü arastirmalarina ayirdigindan mesleki olarak da buna yönelmeye karar vermisti. Her seyden önce üzerinde yasanilan dünyanin, insanlarin var olma nedeninin ve farkliliklar üzerine kafa yoruyordu. Dogumdan ölüme kadar insan ömrünü Tüm bu gecis aninin bir anlami olmali diye sik sik kendi kendine sorarak düsünüyordu. Bu zaman parcasinin mutlaka bir degeri ve anlami olmali. Eger insanin dogumundan ölümüne kadar gecen zaman bölümünün bir anlami ve degerlendirmesi olmasa, insanlar arasindaki her alanda bariz bir sekilde görülen ve yasanilan esit olmayan farkliliklarin ne ifade ettigi de anlasilmazdi. Her materi gibi, her olgu gibi, her atom gibi insan da her yönden farkli farkli. Renginden, dilinden, düsüncesinden, inanc sisteminden ta fizik ve biyolojik alanlarina kadar farkliliklarla bürülü. Ama bunca farkliliklar arasinda bile bir denge mutlaka var. Evrende sadece dünyayi düsününce bile, bilimin ölcümlerini verdigi dengeye sasmamak ve hayran kalmamak elde degil. Bu felsefe yolculugunda Burada tüm inancsizliklar geride birakilmali Tüm korkakliklar burada ölmeli diye Danteden hatirladigi iki dize, adeta her yerde kulaklarinda ugulduyordu. Ulasilmasi amac edinilen bir en doruk nokta... Önce ne, nasil, neden ve nerede diye arastirirken; artik ne oldugunu anladigina, bulduguna inandigi o en doruk noktaya askla gidiyordu.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.