Birinci Dünya Savasi yillarinda, bir pasanin bir oglu Tayfur, garip bir meraka düser Oradan buradan, izbelerden mezarliklardan topladigi kemiklerle bir iskelet catmak ve bunu konaginda sergilemek. Sonunda dedigini yapar da. Iskeleti eksiksiz bicimde catar ve bir namus bekcisi olarak evinin bas salonuna yerlestirir. Artik konagin namusu iskelet hazretlerinden sorulmaktadir. Peki kanunlarin, seriatlarin, adetlerin, geleneklerin, polisin, jandarmanin türlü korkutmalara, yildirmalara, hapislere, cezalara ragmen önünü alamadigi bir seyi önlemeyi, kalemden parmaklariyla, kemikleri sayilan gövdesiyle, bos kafasiyla bir iskelet basarabilecek midir Edebiyatimizda dogalciligin ve gercekciligin en önemli kilometre taslarindan biri olan Hüseyin Rahmi Gürpinar, sanati, halki yüceltmek icin bir arac olarak görmüs bu nedenle üzerine gitmedigi, elestirip alay etmedigi hicbir toplumsal kurum birakmamis, sanat yasami boyunca hep aklin ve mantigin yaninda olmus, eserleriyle toplumun cagdaslasmasi yolunda yobazliga, gericilige, bagnazliga, sömürücülüge karsi savasmistir; bunu yaparken mizah ögesini ustaca kullanmis, Istanbulun kenar semtlerinde, mezarliklarinda, Cingene mahallelerinde, kösklerinde, Sirket-i Hayriye vapurlarinda, gazinolarinda, sayfiyelerinde dolasmis, okurlarini da dolastirmistir. Eserlerinde yapmaciksiz bir yerlilik vardir; konak hanimefendisinden gündelikciye, mirasyedilerden ic güveyilere, dilencilerden dadilara, kalfalara, Cingenelerden Rumlara, Ermenilere, Yahudilere kadar kimi ve neyi konu almissa onu yerli renkleriyle betimlemesini bilmistir.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.