21,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
  • Broschiertes Buch

Dil ile kültür birbirine esdeger, tek bir varligin, birbirinden ayrilmaz, iki parcasi gibidir. Kültürde ne varsa dilde vardir. Dildeki her sey kültürden gelir. Kültür, dilde yasar, gelisir, birikir. Dil, kültürün, hazinesi, bilinci, ruhudur. Ayrica, dil, bir ulusu olusturan ve ulusalligi saglayan ana etkenlerden biri olarak yer tutmaktadir. Cagimizda ulus denen toplumu olusturan ana etkenin irk ya da din birligi degil, dili de iceren kültür birligi oldugu kabul edilmektedir. Iste bu nedenledir ki, dil kültürün aynasidir. Bilindigi üzere, tarihin akisi icinde Türkler Müslümanligi kabul…mehr

Produktbeschreibung
Dil ile kültür birbirine esdeger, tek bir varligin, birbirinden ayrilmaz, iki parcasi gibidir. Kültürde ne varsa dilde vardir. Dildeki her sey kültürden gelir. Kültür, dilde yasar, gelisir, birikir. Dil, kültürün, hazinesi, bilinci, ruhudur. Ayrica, dil, bir ulusu olusturan ve ulusalligi saglayan ana etkenlerden biri olarak yer tutmaktadir. Cagimizda ulus denen toplumu olusturan ana etkenin irk ya da din birligi degil, dili de iceren kültür birligi oldugu kabul edilmektedir. Iste bu nedenledir ki, dil kültürün aynasidir. Bilindigi üzere, tarihin akisi icinde Türkler Müslümanligi kabul etmeleriyle birlikte XI. yüzyildan itibaren Arap ve Fars kültürlerinin etkisi altina girmisler, bunun ardindan Tanzimat Devri 1860-1896 ile Bati kültürüne yönelmislerdir. Bunun dilimize de sirayet etmesi ve sonunda toplum bünyesinde bir takim dil-kültür catismalarina yol acmasi kacinilmazdi. Türkiye Cumhuriyeti, iste bu dil-kültür catismalarinin sonucu olarak ortaya cikan ikilikleri gidermek amaciyla Dil Reformunu baslatmistir. Dilde düzenlemelere gitme yönündeki uygulamalar genellikle, anadiline, ulusal benlige sahip cikma ve egitim birligini saglama ihtiyacindan kaynaklaniyordu. Türk Dil Reformu, ulus-devletin kurulmasi, cagdaslasmanin gerceklestirilmesi, yeni toplumsal ve siyasi bir düzende Türkcenin, Arapca ve Farscanin egemenliginden kurtarilip arindirilmasi, özlestirilmesi, konusulan dilden koparilmis bulunan yazi diline benliginin kazandirilmasi icin yeni bir dil yapilanmasinin zorunlu hale geldigi düsüncesiyle yapilmistir. Dil Reformunun temel ilkesi, dilin bir ulusun toplumsal yapisini birlestirici, bütünlestirici ve gelistirici olmasidir. Dogal olarak önceleri Arapca ve Farsca dillerine gösterilen ilginin, dil reformumuza ragmen, bu kez Bati dillerine yani Fransizca, Almanca dillerine ve son yillarda agirlikli olarak, adeta tek basina, Ingilizceye yönelmesinin Türk toplumunun bünyesinde günümüze kadar süregelen dil-kültür catismalarina yeni bir bicim verdigini görüyoruz. Bu baglamda, Türk tarihinin akisi icerisinde, ic ve dis etkenlerin sonucunda toplumun bünyesinde olusan dil-kültür cekismeleri ve bu cekismelerden kaynaklanan dil egitimi sorunlari bugün de süregelmektedir. Elinizdeki bu kitabin amaci, dil-kültür tarihimizi irdeleyerek, ülkemizdeki bugünkü Türkce ve yabanci dil egitimini cagdas egitim düsüncesi cercevesinde ve tarihsel etkenler ekseninde degerlendirmek, dil egitiminin karsi karsiya bulundugu sorunlari dile getirmek ve bunlarin altindan kalkilmasi icin cözüm önerilerinde bulunmaktir. Bunlarin yani sira, ülkemizdeki dil ögretmenlerinin mesleki bilgi ve becerilerine tarihsel bir boyut kazandirilmasi ve ögretmenlerimizin fedakarlikla yürüttükleri egitim faaliyetlerini daha da bilincli ve anlamli kilmasi hedeflenmistir.