Bu kitapta, logoterapinin öncüsü Viktor E. Frankl, kitle nevrozu boyutuna ulasan varolussal boslugun altini ciziyor. Insanin anlam arayisi; terapide bulunmasi gereken ve terapinin amacini olusturmasi göz ardi edilemeyecek bir durumdur. Yazar bu görüsünü örnekler vererek desteklemektedir. Örnegin; Amerikada intihar girisiminde bulunmus üniversite ögrencileriyle yapilan ankette, katilanlarin cogu girisim nedenlerini yasamin anlamsizligina baglamaktadirlar. Üstelik sosyal acidan aktif, aile iliskileri iyi ve akademik anlamda basarili olmalarina ragmen. Bu durum sadece üniversite cevresiyle sinirli kalmamaktadir. Insan, her imkana sahip olsa bile anlami yakalayamadiginda doyuma ulasamamaktadir. Frankla göre her vaka icin gecerli olmasa da insanin anlam arayisi ortaya ciktigi durumda, geleneksel psikoterapi yetersizdir ve insana yasam anlamini katmadan onu iyilestiremeyebiliriz. Iyi kosullara ragmen mutsuz olanlarin yaninda, kitapta yer alan mektupta oldugu gibi, tüm zorluklara ragmen mutlu olanlar da vardir. Bir hükümlü, hapishanede gelisebildigini ve daha mutlu oldugunu vurgulamaktadir. Bir yanda basarili, sosyal, aile iliskileri iyi genclerin intihari söz konusuyken öte yanda hapishanede, öncesinden daha mutlu bir insandan söz etmekteyiz. Franklin deginmek istedigi durum; insana hayati icin anlam kazandirmadigimiz sürece onun icin yaptigimiz terapi eksik kalmaktadir. Her durum icin gecerli olmasa da kisinin nevrozu ortadan kalkmissa ve bosluk durumunu dolduramadiysa o kisiyi iyilestirmis olmuyoruz. Yazar söyle diyor Freud, Prenses Bonapartea yazdigi mektubunda söyle yazmis Kisi, yasamin anlamini veya degerini sorguladigi an, hastadir. Oysa ben, yasamin anlamini merak eden bir insanin, ruh hastaligini disa vurmaktan cok, insanligini kanitladigina inaniyorum.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.