Bir agac pencereye dayar yaprak dolu omzunu. Bu arinmis ve güclü bir agactir. Gökyüzünün icinde gücle yükselir. Günü karartir, düsünceyi kör eder... Bir agac, görmek icin yeterlidir. Uzun bir hastaliktan sonra yürümeyi ögrendigin gibi ögrenirsin görmeyi Adim, bir adim daha. Adim adim, düs düs... Cogu kez, uykuya dalmadan önce, yildiz basmis bir gecede bir kestane agacini düsünürsünüz. Onun gölgesinde yazarsiniz. Sayfanin üstüne düsen gölgesinde ögrenirsiniz aslolani Güzellik, güc, ölüm... Cocukluk kökünden sökülemez. Her seyi terk edebilirsiniz. Her seyden uzaklasabilirsiniz, bu agac disinda. Yasamimizi aydinlatan sey, söylenebilen ya da tutulabilenden baskasi degildir. Bu söylenen, susar. Bu tutulan, kaybolur. Bir avuc berrak su kadar bir hakimiyetimiz yok yasamimiz üzerinde. Elimizden kacip kurtulan ve bizim askimizla beslenenden baska bir seye sahip degiliz Düste bir agac, sessizlikte bir yüz, gökyüzünde bir isik. Gerisi hic. Gerisi, öfkeli günlerde, ceki düzen verilen saatlerde atilan her sey. Firlatip atanlar var. Saklayanlar var. Evlerini düzenli olarak talan edenler var ya da onu, bir askin en gizli kösesi olan bir aniya cevirenler... Ve saklayanlar vardir. Bir cekmecede biriktirirler, bir sözde, bir askta biriktirirler. Hicbir sey kaybetmezler. Ne yazik ki, saklarlar. Atanlar da saklayanlar da biricik nesne önünde, tüm seylerin yerini tutacak sey önünde esittir. Atip kurtulanlar da, bosuna dolduranlar da. Hicbir durumda atilmayan bir sey vardir. Bu ille de bir nesne degildir. Bu belki bir isik, bir bekleyis, tek bir isimdir. Belki duvarin üzerinde bir lekedir, penceredeki bir agac ya da günün özel bir saatidir. Nedensizce, ihtiyac duyulmadan asik olunan bir seydir. Gecip giden ya da duran bir seye duyulan sessiz sadakattir. Suskun ve durgun bir asktir Ruhun derinlerine bir cukurun dibine cöker gibi cöker. Oraya isiktan bir hic, mavi gökten bir toz zerresi birakir. Bu bir kitapla, garip bir bardak ya da müzikle de yasanabilir. Dünyanin ya da ruhun herhangi bir parcasiyla da yasanabilir. Ve bu size eslik eder. Zaman gecer, kalp yorulur. Bu sey vardir bu yapraklar, bu berraklik, bu isim. Zaman zaman bu seyi gerektigi gibi düsünürsünüz, onun talep ettigi gibi ayri ve sessiz. Ve bu seyin eskimedigini görürsünüz, degismedigini. Onu sectiginiz ilk günkü gibi parlar. Ve sectiginiz bu nesne, sadece orada durarak sizi aydinlatir ve korur. Önem verdiginiz, üzerine titrediginiz nedir. Kendi kendinize söylersiniz önem verdigim nedir. Bir hayat neye baglanir, neye önem verir, benimki, tüm bir hayat, herhangi biri. Hiclere. Üc kez hic olan seylere baglanir. Peki bu sey neye yarar. Önce hicbir seye. Hayattaki tüm seylerin ölümcül yararlarindan korunmustur. Ise yaramazligiyla parlar. Eksikleri fazladir. Hicbir seye yaramayan, bir cok seye yarar. Dünyanin ya da ruhun ya da hicbir zaman erisilmemis güzelligin yerini alir. Her seyin yerini alir. Bu seyin disinda her seyi terk edebilirsiniz. Hayatta hicbir zaman sönmeyecek bu bahar gögünün, bu ismin disinda her seyi. Bu hicbir seyin bilmecesidir. Bu bir cocukluk gizemidir.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.