Melahat Istanbula göcüyoruz. Hazirliklar tamamlandi, valizler kapiya konuldu. Esyalar kalmaya karar verdi. Tabii bu esyalarin karari degildi. Ihsanin karariydi. Helleceden Istanbul epey uzakti ve esyalarin gitmesi evden kazandiklari paranin en az yüzde otuzuna mal olabilirdi. Ihsan, düsündükce ferahladi. Ise yarayan esyalarini komsusuna satarak mal varligina biraz daha katki yapti vesselam.. Mecbur mudur her tasrali bu yola Haydi köylüm, sana ugurlar ola.. Göc günü geldi catti. Gurbet yorganlari ve tahta bavullar traktörün römorkuna kondu.bunlarin yanina taze göcebeler de bindi ve Turgut emmi basti gaza. Zekeriya, yolun gidis yönünden ziyade geriye dogru bakmayi yegledi. Arkasinda neler biraktigini merak ediyordu cünkü. Bir an unuttu yanindakileri, sanki tek basina bir yolculuga cikiyordu. Hellecenin bu kadar cabuk kaybolacagini ummuyordu Zekeriya. Ne de kolay karismisti toza topraga Oysa yokusu sarali cok olmamisti, hicbir sey gözükmüyordu. Sadece tekerlerin izleri görünüyordu, tipki bir nehir gibi... ...ve hüznü düser ardindan Valize sigdiramadigin köy türkülerinin.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.