Spiker karsi yakadaki bir muhabir ile canli baglanti yapiyordu. Koyu renk kalin bir manto giymis adamin burnu kipkirmizi kesilmisti. Beyaz bir binanin önündeydi, kapi görevlilerce kilitleniyordu tam o sirada. Söylediklerine göre henüz ismi bilinmeyen bir hastalik nedeniyle, on üc kisi kizarikliklar ve agrilarla hastanelere basvurmustu. Doktorlar kisa sürede bunun bir salgin oldugunu fark etmislerdi, cünkü iki gün gecmeden görevliler arasinda da ayni vaka görülmüstü. Böylece ileride de bir isim alamayan bu hastalik ilk defa insanlari agina düsürdü. Hastalik Insanligin sonunu getirecek olan, bir hastalik olabilir mi Gezegendeki yasamin insanla birlikte bitmesi, yine insanin kurgusu degil midir Degisen hayatta kalirken, degismeyenin yok olmasi, yasamin sonu olabilir mi Hastalik romani, basindan sonuna kadar, Neye, kime göre sorularini sordururken, insanin kendisiyle özdes saydigi yasama dair de önemli sorular soruyor. Onur Gürleyen, hastalik metaforunu kullandigi distopik romaninda, huzur ve refah icinde yasayan bir toplumun, umulmadik gelismeler sonucunda her seyi kaybederek yok olmasini anlatiyor. Yazar, insanin karsisina yine insani koyarak, türcü bakis acisini, merkezindeki taslari oynatarak sorguluyor. Kendi disindaki her seyi kullanmak ve sömürmeyi, kendisine bahsedilmis bir hak sayan insan, bir gün ayni yaklasimin kurbani oluyor. Yesil adam, asil hastanin, degisime ugramamis insanlar oldugunu anlatiyor bize. Insan uygarliginin zamanin karsisinda tutunamayacagini, cünkü degismekten korktugumuzu... Ve bizi kendi silahimizla vuruyor.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.