Bu kitabin uzun bir hikayesi var. Hikayesinin uzunlugu, birbirinden cok farkli zaman ve mekanlarda edebiyata nüfuz etmis isimleri bir araya getirmesinden kaynaklaniyor. Rus sair Lermontov, Kafkas cografyasiyla hemhal olurken yazdigi Demon yani Iblis adli uzun siirini, 1841 yilinda tamamlar. Bu seckin eser ancak yarim asir sonra kaderin enteresan bir tecellisiyle Ahmed Midhatin Tercüman-i Hakikatinde Madam Gülnarin roman tarzinda tercümesiyle Osmanli okurlariyla bulusur. 1889da II. Abdülhamid tarafindan VIII. Milletlerarasi Müstesrikler Kongresine Osmanliyi temsilen katilmakla görevlendirilen Ahmed Midhat kongrenin yapildigi Stockholm yolculugunda sekiz dokuz dil bilen, hem dogu hem de bati kültürüne asina bir madam ile tanisir. Uzunca bir sohbetten sonra ismini sordugu bu Avrupali hanimdan Gülnar cevabini alinca cok sasirir. Sohbetlerinin devaminda bu kültürlü hanimin Olga de Lebedev isimli bir Rus yazari oldugunu ve Fransiz bir kontla evlendikten sonra Kazan sehrine yerleserek orada yasadigini ögrenir. Madamin Osmanli medeniyetine olan hayranligi nedeniyle kendisini Gülnar diye tanittigini anladigi anda ise Ahmed Midhatin saskinligi hayranliga dönüsür. Bu karsilasma Madam Gülnari Tercüman-i Hakikatin yazarlari arasina sokacak ve onun imzasiyla Osmanli okurlari Puskinden baslayarak Rus edebiyatiyla tanisacaklardir. Demon yani Iblis 1891de önce tefrika edilir ardindan kitap olarak yayimlanir. Madam Gülnarin Türkceye olan hakimiyeti okuyanlar arasinda hayranlik uyandirir ki bu hayranlik bizce bugün daha cok gecerlidir. Aslinda oldukca özetledigimiz hikaye burada da bitmiyor. Lermontovdan Madam Gülnara, Ruscadan Türkceye Ahmed Midhat vasitasiyla ulasan bu eserin yasadigi serüvenin son bir parcasi daha var O da eserin son olarak Büyüyenay Yayinlari ailesine katilmasi.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.