26,99 €
inkl. MwSt.
Versandkostenfrei*
Versandfertig in über 4 Wochen
  • Broschiertes Buch

Kadin dogulmaz, kadin olunur. Bu meshur cümle, 1949 tarihli Ikinci Cinsiyetin odak noktasini olusturur. Simone de Beauvoir böylece cinsiyet meselesini doganin alanindan cikarip kültürün ve tarihin alanina yerlestirirken, bir anlamda toplumsal cinsiyet tartismasini da erkenden baslatmis olur. Bunu yaparken hem varolusculuk, fenomenoloji ve yapisalci antropoloji gibi kendi cagdasi olan düsünceleri hem de Hegel ve Marx gibi felsefe klasiklerini cinsiyet düzleminde yeniden okur. Beauvoira göre kadin, kendine has bir durum tarafindan, tarih boyunca farkli kosullar altinda yeniden üretilen Baskalik…mehr

Produktbeschreibung
Kadin dogulmaz, kadin olunur. Bu meshur cümle, 1949 tarihli Ikinci Cinsiyetin odak noktasini olusturur. Simone de Beauvoir böylece cinsiyet meselesini doganin alanindan cikarip kültürün ve tarihin alanina yerlestirirken, bir anlamda toplumsal cinsiyet tartismasini da erkenden baslatmis olur. Bunu yaparken hem varolusculuk, fenomenoloji ve yapisalci antropoloji gibi kendi cagdasi olan düsünceleri hem de Hegel ve Marx gibi felsefe klasiklerini cinsiyet düzleminde yeniden okur. Beauvoira göre kadin, kendine has bir durum tarafindan, tarih boyunca farkli kosullar altinda yeniden üretilen Baskalik durumu tarafindan belirlenmistir Kadin ile erkek arasinda esitsizlik vardir, kadin ikinci cinsiyettir ve hem bireysel hem de toplumsal bakimdan ezilmistir. Bu durumun temelinde yatan öncesiz sonrasiz kadinlik efsanesi, ataerkilligin baslica unsurlarindandir. Ataerkillik sadece kadini degil, erkegi de bu cercevede üretir ve belirler. Öyleyse kadin ile erkek arasindaki esitsiz iliski kadinin veya erkegin dogasindan kaynaklanmaz. Kadin ve erkek, dogal veya biyolojik belirlenimlerden ziyade tarihsel ve kültürel birer kurgudur. Öte yandan kadinin ezilmisligi diger ezilenlerin durumundan farklidir. Kadinlar, aralarindaki farklari asan ve kapsayan kadinlik durumunun bilinciyle hareket etmezler. Öncesiz sonrasiz kadinlik efsanesinin etkisi altinda kadin ickinlige hapsolmus, adeta ickinlikle özdeslesmistir. Bu kavramsal cerceveden hareketle Beauvoir, kadinin özgürlügü, ev ici emek, annelik, evlilik kurumu, kadin bedeninin tahakküm altina alinmasi gibi, feminist düsüncenin güncel meselelerine dokunan bircok konuyu tartismaya acar. Son kertede kadin ve erkek kurgularinin tarihin diyalektik hareketine tabi oldugunu ve bu hareket icinde asilip yikilacagini düsünür. Ama bunun olmazsa olmazi kadinin etkili eylemidir. Kadinin ve erkegin özgürlesmesi Beauvoir düsüncesinde kadinin dünyada eylemesiyle ve üretmesiyle mümkündür ancak. 1970lerden beri Türkce basimi bulunmayan Ikinci Cinsiyeti yeni cevirisiyle Türkiyeli okura sunuyor, feminizm tartismalarina katkida bulunmasini diliyoruz.