Sevinc Cokum, Iskele Gazinosuyla bizi öncesi ve sonrasiyla 1960larin Istanbuluna götürürken dönemin ruhunu, heyecan ve tutkularini nostaljik bir havayla degil de her defasinda kendini yeni okumalara acan bir anlatiyla kaleme aliyor. Nicedir duymadigimiz bir sarkinin hikayesini, cocukken izledigimiz bir filmi ve oyuncularini ya da dönemin kendine özgün moda danslarini öyle bir incelikle anlatiyor ki satir aralarindaki hevese katilmadan edemiyoruz. Kimi zaman hepimizin evlerinin bir kösesinde duran radyoyla ya da sahnede söylenen nihavent makaminda bir sarkiyla, kimi zaman da hepimizin aklinda kalan bir film sahnesiyle seslenirken bizi sahici yasantilara tanik etmeye davet ediyor. Savruk fakat güzel günlerimizden geriye kalan bir sahil bekcisiydi Iskele Gazinosu. Onun dans pistinde dolandigimiz günler, cocuklarin celenklerden cicek söküp aldiklari dügünler hepsi sahneye konmus gelgec ömür parcalariydi demek. Hepimiz o sahnede durmus, rolümüzü oynamis, sarkimizi söylemistik. Sonrasi ayriliklar iste...
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.