Fertler arasinda oldugu gibi uluslararasi toplumun özneleri süje olan devletler arasinda da bir takim uyusmazliklarin yasanmasi bir vakiadir. 19. asir öncesinde uyusmazliklar genellikle savaslarla cözülmekteydi. Son iki asirda dünyada yasanan köklü degisme ve gelismeler, kuskusuz uluslararasi hukuk düzenine de derinden etki etmis ve barisin esas alindigi bir uluslararasi toplum düzenine gecilmistir. Buna paralel olarak, savas ve baris seklindeki iliski türünün arasinda, uluslararasi toplum nezdinde, savasa varmayan zorlamalar hukuku diye yeni bir alan literatüre girmis oldu. Bu yeni alan, önceden savasla cözüme kavusturulan uyusmazliklari, savasin söz konusu olmayacagi bir uluslararasi hukuk sahasinda cözümleme maksadi tasir. Devletler arasindaki uyusmazliklarin cözülmesi, tüm uluslararasi hukuk aktörlerince beklenen bir durum oldugu gibi uluslararasi toplumun huzurunun da bir göstergesidir. Uluslararasi uyusmazliklari gidermek icin savasa varmayan zorlama yollarini kullanmak hem pozitif uluslararasi hukuk hem de uluslararasi toplum tarafindan kabul edilen bir karsi önlem türüdür. Her hukuk sistemi gibi Islam hukuku da bir toplumsal ihtiyactan, ulusal ve uluslararasi sorunlarin giderilmesi gayesinden dogmustur. Nitekim vahye dayanan bir hukuk sistemi olarak Islam hukuku da her düzeyde tüm fertlerin davranislarini düzenlemek gibi bir hedefe sahiptir. Biz de, calismamizda, Islam kamu hukukunun uluslararasi hukuk tatbik sahasinda bulundugu dönemlerde, karsi önlem türlerinden biri olan Mukabele Uygulamalarinin nasil bir kavramsal cerceveye sahip olduklarini ve nasil tatbik edildiklerini Islam hukukunun klasik kaynaklarina göre ortaya koymaya calistik.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.