26,99 €
inkl. MwSt.
Versandkostenfrei*
Versandfertig in über 4 Wochen
  • Broschiertes Buch

Prof. Dr. Sema Erderin 1990-2014 yillari arasinda göc, kentlesme, gecekondulasma gibi konular üzerine yaptigi calismalarin Dr. Nesrin Ucarlar tarafindan derlendigi bu eser, terk edilen ve göc edilen kentlerin sosyolojik dönüsümünü, gecekondulasmanin fiziksel ve sosyal izdüsümlerini, yerel yönetimleri irdelemektedir. Erder bu eserinin ilk bölümünde farkli göc türlerine bakmakta ve bu göc türleri sonucu olusan yeni tabakalasmalari, yeni kent yoksullarini incelemekte; ikinci bölümde gecekondu ve gecekondulunun tarihsel sürec icinde kazandigi yeni anlamlari, kent yönetimlerini ve onlarin…mehr

Produktbeschreibung
Prof. Dr. Sema Erderin 1990-2014 yillari arasinda göc, kentlesme, gecekondulasma gibi konular üzerine yaptigi calismalarin Dr. Nesrin Ucarlar tarafindan derlendigi bu eser, terk edilen ve göc edilen kentlerin sosyolojik dönüsümünü, gecekondulasmanin fiziksel ve sosyal izdüsümlerini, yerel yönetimleri irdelemektedir. Erder bu eserinin ilk bölümünde farkli göc türlerine bakmakta ve bu göc türleri sonucu olusan yeni tabakalasmalari, yeni kent yoksullarini incelemekte; ikinci bölümde gecekondu ve gecekondulunun tarihsel sürec icinde kazandigi yeni anlamlari, kent yönetimlerini ve onlarin gecekondulara bakisini ve politikalarini tartismaktadir. Devam eden ücüncü bölümde ise, Istanbula iceriden ve disaridan bakisa ve Istanbulun göc egilimlerine tepkisini incelemekte, göc eden farkli gruplarin yerlesme stratejilerini, yasam tarzlarini ve dönüsen mekanlari degerlendirmektedir. Son bölümdeki yazilarda ise Erder, merkez hükümet ve yerel yönetim politikalarini ele almaktadir. Kitabin sonunda ise Erder okuyucuyla, calismalarini sekillendiren ve akademik bakisini resmeden metodolojik yaklasimini paylasmaktadir. Istanbul Bir Kervansaray mi, sadece göc üzerine calisanlari degil, farkli disiplinlerdeki akademisyenlerin, hatta herkesin ilgisini cekebilecek bir eser niteligini tasimaktadir. Sinifsal, kültürel, siyasal kimlikleri, entelektüel birikimi farkli oldukca, her okuyucu üzerinde farkli izler birakacaktir. Istanbulu bir kervansaray gibi, neredeyse yüzyillardir sayisiz yolcuyu agirlamis bir han gibi düsünmek, okuyucuyu da bu yolculardan biri yapmakta, bu kervansaraydaki kadin yolcularin sürekli daha az görünür olmaya calisirken, bazi erkek yolcularin hanci rolüne soyunacak kadar cüretkar olmalarini, hayretle ve yeniden fark etmelerine yol acmaktadir. -Dr. Nesrin Ucarlar-