Roman ve öykülerimde gecekondularda, kenar mahallelerde yasayan yoksul halk önemli yer tutar. Bu cevrelerin yapitlarimin iceriginde etkili olacaklarini, onlarin hayatlarini yazacagimi biliyordum, dogrusu bu insanlarin dilime fazla katkilari olmayacagini, olamayacagini düsünürdüm. Onlarin basit Türkceleri bana ne verirdi ki Zamanla anladim ki is öyle degilmis. Ben almayi bilirsem, dil konusunda da halktan ögrenecegim cok sey var. Bu konuda örnek almam gereken bir tutumunu gördüm halkin. Hani kendi yagiyla kavrulmak derler ya, halk kendi diliyle kavruluyor ve bu tutumlari onlara dilde müthis bir yaraticilik kazandiriyor. Ben bunu örnek aldim, kendi diliyle kavrulmayi ögrendim o yoksul insanlardan. Kemal Ates, bu kitabinda Türkcenin gelisiminde halkin nasil kendi dili ile kavruldugunu, Dil Devriminden bugüne nelerin degistigini, biraz ilan parasi, biraz telif ücreti ve bol miktarda siyasetin dönemin aydinlarini nasil etkiledigini gözler önüne seriyor. Bir yandan da zengin örneklerle gündelik yasamda sik yapilan yanlislara deginiyor. Yalnizca Türkcenin dogru kullanilmasi icin degil, dil üzerine dogru düsünmek icin de esi bulunmaz bir kilavuz...
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.