Athanasius Kicherin Büyülü Fenerinden beri sinemanin icindeyim. Lumiérelerden beri sinemanin icindeyim kücücük bir cocuktum, Anadoluda karanlik bir köyde yikik, metruk bir ahirin kerpic duvarinda Grand Cafedeki seyircilerin heyacanini paylastim Ben, Antik Yunandan beri sinemanin icindeyim. Olympostan tanrilarin isigini calan kücük bir Prometheusdum. Sehirlere, kasabalara özgü sinemanin o büyülü isigini, kücücük avuclarimin yanmasi pahasina kapip getirdim. Avuclarimda o yanik izlerini tasimaktayim hala. Yoksa siz 1900lerde kesfedildigini mi saniyorsunuz sinemanin Elektrik yoktu, gaz lambalari vardi, gölgeler tek oyuncagimdi ve köy duvarlari gölgelerin oynastigi mistik ve tantastik bir sinemaydi kenar delikleri yirtilmis üc bes kulaclik pelikül ve tahtadan bir gösterici sihirli lambasiyla visal halde Alaaddindim ben Eflatunun Magara Alegorisindeki kölelerden biriydim ben. Yüzüm duvara dönük, kollarim bagli. Üstelik isik da yoktu, isigi icimde buldum, yüregimizde Isikla sihirbaz maharetiyle oynayabilecek irsi bir yetenegim var Ben Seyh Küsterinin torunuyum Ahmet Ulucay Ahmet Ulucay sinemayi perilerin dügünü olarak adlandiriyordu.Bu kitabin icerigini de bir Ulucay sölenine benzetebiliriz. Bu sinema-edebiyat senliginde; siir, öykü, mektup, deneme, makale, belgesel, söylesi ve anlati gibi bircok farkli lezzet Ahmet Ulucayin zihninden sizarak sayfalardaki yerini aldi.Bu güzel hitabin muhatabini bulmasi dilegiyle, simdi söz Ahmet Ulucayda Sinemanin sövalye ruhlu cocuklarina bir kez daha selam olsun
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.