Tasrada Ölürkenle özgün ve tekinsiz bir kaleme sahip oldugunu gösteren Dilek Özhan Kocakin ikinci romani Kursun Kalem. Intikam, hesaplasma, kisasa kisas... Gördügü her kötülügü sineye ceken, nefreti kendinde zararli bilen ve acinin müsterek yasanmadigina inanan insanlarin dahi ugradigi cetin duraklar. Cocuk veya yetiskin, öc alma istegi tek bir duyguyla, basit veya derin bir öfkeyle kararir herkeste. Dilek Özhan Kocak bu kez agir bir hesaplasma hikayesiyle cikiyor okur karsisina. Bir ailenin yok olusunu, kabarik bir kin defteriyle, her seye sahit bir corapla, bildiklerini yalnizca havlayabilen köpeklerle ve ölümü mümkün kilan araclarla anlatiyor. Ustaca kurguladigi bu hikayeyi, Hakkinin ahkamini ve adaletini dipdiri bir dehsetle birakiyor okurun vicdanina. ... Ekledim cünkü uzun süre bu ödesmenin siradan, süssüz ve kendiliginden olmasi icin elimden geleni yaptim. Bekledim, rastlantilarin bir ipe dizilmis gibi birbirini izlemesini, yani alemdeki o ince terazinin tartip yönettigi zamanin, kendi kendine adalet carkini tetiklemesini bekledim. Bosu bosuna. Iste ölüyorum bir daha. Önce hatirlayip fark etmek, sonra nefret etmek, sevmek, reddetmek, sonra da unutmak yollarindan defalarca gecerek, o kücük, sanki cisimlesip bir cekirdege dönüsmüs öfke, sanki catlayacagi zamani bekleyen bir koza zannettigim, bazen bir bitki gibi yesermesini bekledigim, kafamin icinde birlikte yasamak zorunda kaldigim kursun cekirdeginden kurtuldugumu sandim. Bu kez gercekten ölüyorum.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.