1903 senesi sonbaharinda ve yagmurlu bir gecede Aydinin Nazilli kazasina yakin Kuyucak köyünü eskiyalar bastilar ve bir kari kocayi öldürdüler. Kaza kaymakami Salahattin Bey, Müddeiumumi ile Doktoru yanina alarak ertesi günü tahkikata bizzat gitti. Candarma kumandani izinli oldugu icin yanlarinda bir bascavus ve üc candarma neferi vardi. Siyah kuzu derisi kalpaklarindan ve doktorun fesinden renkli yagmur sulari süzülüyor, sakaklarinda garip sekiller cizdikten sora cenelerinin altinda birleserek gögüslerine damliyordu. Yolun iki tarafindaki islak sögüt ve hayit agaclarina düsen yagmur damlalari hafif, melankolik bir tipirti cikariyor, atlarin kumlu yolda intizamsiz izler birakan ayaklan gicirtili ve ezik sesler veriyordu. Köye yaklastikca yolun kenarlarindaki agaclarin cinsi degisti. Simdi bircok yerlerde incir ve ceviz agaclari, yolun kenarlarinda koyu yesil iki duvar gibi yükseliyor, hatta bazi yerlerde iri cevizler tabii bir kemer vücuda getiriyorlardi. Bu kasvetli ve sipirtili günde hic ses cikarmadan ilerleyen kafileyi görmek insana elinde olmayan bir ürkeklik veriyordu. Yasi otuz besten fazla olmamasina ragmen kalpaginin kenarindan bembeyaz saclari görünen kaymakam en ileride, basi önüne egili ve gözleri atinin islak islak sivrilen kulaklarinda, gidiyordu. Müddeiumumi saginda ve biraz acemice ve korkak, atin üzerinde sallaniyor, bir türlü ates almayan cakmagindan sigarasini yakmaya ugrasiyordu.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.