Edebiyat fakültesi son sinif ögrencisi genc bir kiz, hocasi tarafindan verilen Tezer Özlünün hayatini yazma ödevi icin arastirmalarina basladigi anda karsilastigi bir gercekle saskinliga düser. Yazarin yasamiyla kendi yasami arasinda izdüsümsel bir benzerlik vardir ve bu kesfinin ardindan ciktigi icsel yolculuk onu neyin gercek neyin hayal oldugunun belli olmadigi, icinden cikilmasi imkansiz bir ucuruma sürükler. O, siradan bir hayati sira disi yasadi... O, ikinci bir dilde kitap yazip, Marburg Edebiyat Ödülünü alan ilk Türk yazardi... O, adi Lirik Prenses olsa da hicbir zaman bir masal prensesi kadar masum olmadi, masallarda yasamadi, masal kovalamadi. Hikayesinde kötü kalpli cadilar yoktu belki ama insanin ruhunu yaralayan cirilciplak gercekler vardi... O, müthis üslubu, duygulari dile getirisindeki sakinmasiz ve cesur dürüstlügüyle okuyucunun kalbine girdi, sadece kaleminin ucuna kadar gelenleri yazdi... O, inandigi gibi yasadi, sinir tanimadi, icindeki beni ararken belki de kendini kazidi... O, cogumuzun degil yasamaya, anlamaya direndigi gercekleri aradi... Bu toplumun onun gibi yalansiz bir dünya özlemi ceken, kendi devrimini yapabilen, engel tanimayan güclü kadinlara ihtiyaci vardi... Ancak... Ne ölümden korkmaktan ne de onu düsünmekten beis duydu ve bir kis günü, o essiz gülüsü solmadan bu hayata gözlerini yumdu. Zaten, sairler erken ölür derler... O bir sair degildi diyenlere ise yazdigi su minicik satirlar yeter Bir yüksekligin, bir basima oldugum bir yüksekligin en ucundayim. Inemiyorum. Yasayamiyorum. Ölemiyorum... Elinizdeki kitapla Tezer Özlüyü biraz daha sevecek ve hayata bakisindaki o lirik asaleti göreceksiniz.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.