Halid Ziya Usakligilin Batili anlamda Türk romaninin baslangici kabul edilen bu eseri, 1900lü yillarda Istanbulda yasayan Ahmet Cemilin ünlü bir yazar olma ve Lamia ile evlenme hayalini, babasinin ölümünün ardindan gercek hayatla tanismasini, sonra yine hayallerinin pesinden kosmasini, bu ugurda kardesini dahi feda edisini, hatta Lamiayi kaybedisini, sonra ünlü bir yazar olma ümidini de kaybedisini psikolojik tahliller esliginde anlatir. Halid Ziyanin diger romanlarinda da rastladigimiz bu tahliller, devaminda psikolojik cözümlemeleri de getirir. Ahmet Cemil hayaller kurar, fakat hayallerinin hüsranla neticelenmesi üzerine gerceklere uyanir. Her ümidin ve hayalin ardindan gelen bu uyanislar onun gercekleri idrakini arttirir. Her uyanisinda hakikate daha yakin ve hayallerinden daha uzaktadir. Her uyanis, biraz daha kendi caresizligini hatirlatir... Bak su semaya, ne görüyorsun, mailiklerden mürekkep bir derya... Gözlerinle onun icine girmeye calis; o mailikleri yirtmak icin ugras, Ne görüyorsun Mai... Daima mai... Degil mi Sonra, bak ayagimizin altindaki topraga, ne buluyorsun Donmus, simsiyah bir renk... Of.. O siyah tabakalari parcalayarak iceriye bak; in, in, in, ne kadar inebilmek mümkünse o kadar in; ne buluyorsun O siyahliklar icinde ne buluyorsun Siyah... Daima siyah, degil mi Iste öyle bir sey yazmak istiyorum ki yukari bakilsa mai ve daima mai; asagi bakilsa siyah, daima siyah...
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.