Beyaz adam kitayi ayaklari altinda cignemeye baslamadan önce o muhtesem tabiatin icinde vahsi diye yaftalanan ama hic de öyle olmayan bir hayat vardi. Bir gece baskina maruz kalip da yok edilmeden hemen önce iclerini isitan bir atesin etrafinda toplanmis genclere ve cocuklara öyküler anlatiyordu ihtiyarlar. Yanan atesin dalgalanan alevlerine bakarak hülyalara daliyordu dinleyenler. Genc Kara Geyik, sevdigi kizla evlendigi günün hayalini kuruyordu. Kücük Atmaca, büyüyüp babasi gibi yigit bir adam olacagi günün sabirsizligini tasiyordu. Ipek Sac, pesine takacagi delikanlilari sayiyordu. Daha nice hayallere gecmisten gelen sesin anlattigi öyküler eslik ediyordu. Evet, anlatilan öyküler istilacilarinkilerden farkliydi ama en azindan daha az insan degildi. Kurulan düsler de farkliydi ama ne o an ne de gelecekte kimseye bedel ödetecek türden degildi. Iste o gün, orada katliam basladiginda ve annesinin bagrina basarak korumaya calistigi son bebek de öldürüldügünde bütün bir halkin hatirasi talan edildi ve düsleri yok olup gitti. Ne yazik ki bugün onlarin ve batililarin dünyanin farkli yerlerinde ayak bastigi topraklarda daha nicelerinin matemini tutacak kimse kalmadi. Bu kitap, matemini tutacak kimselerin dahi birakilmadigi, topragin sinesine karismis nice canlar icin tutulan bir matemdir ayni zamanda.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.