Türkiyede siyasal düsünce tarihinin saglikli bicimde yazilamamasinin en önemli nedenlerinden biri kavramalarla degil niyetlerle konusuluyor olmasidir. Insanlar neye taraftar veya karsi oluslarina göre anlam yüklüyor kelimelere. Her kelime, her anlam cercevesi bir niyeti ima ediyor. Kendi anlaminin disina tasiyor. Baska bir deyisle hic kimse birebir yalin anlamlarin karsiligini konusamadigi icin gölgeli kelimeler kullaniyor. Tipki ofset baskida renk tutturamayan ilk baskilar gibi. Renklerin oturmasini beklemek zorundayiz zihinlerin netlesmesi, gözün renkleri, sekilleri cizgileri tam oturtabilmesi icin. Bu arada cöpe gidecek bir yiginla baski örnegi var önümüzde. Düsünceden siyasete, teoriden pratige pek cok alanda önümüze kanit, saglam metin diye tutusturulanlar cöpe gitmesi gereken, renklerin kaydigi dolayisiyla hicbirinin göründügü gibi olamadigi kagitlarla dolu. Siyasal müdahaleler, deger yargilarinin altüst olusu, zihin dünyamizin temel kriterlerinden kopusu, hakikatin hissiyata indirgenmesi... Tüm bunlar zihin dünyamizi örgüleyen gelenekten kopusun kacinilmaz sonuclari. Gelenek donmus ve eskimis olanin özlemine indirgenmisse hangi tasavvurlarimizin yerli yerine oturmasina katki sunabilir Türkiyede modern düsünce akimlarinin kendi dillerini kuramamalari gibi bir sorundan bahsedilebilirse bu durumdan en fazla muzdarip olanlar Islami düsünce gelenegine baglananlardir. Islamcilik adi altinda genellemeye tabi tutulan Müslümanca düsünme, yasama, dünya görüsüne aidiyet duyanlarin iki türlü muzdarip olduklari söylenebilir. Biri kendilerini ifade etmede karsilastiklari maddi, yasal zorluklar. Ikincisi kendilerini anlatmada kullanmak zorunda kaldiklari dolayli ifade biciminin ortaya cikardigi zaafiyeti, karsi taraflarin sonuna kadar istismar etmesi...
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.