Etik ve politikanin tüm dünyadaki görünümü secimlere dayali -farkli kivamlarda- liberal demokratik modellerin yarattigi sorunlarin özellikle son iki yüz yilda kusurlar düzeyinden felaketler düzeyine hizla evrildigini göstermektedir. Felaket nitelemesi uzunca bir süredir apokaliptik bir kaygi, telas ve cigliga yatkin olmakla suclanan vesveseli insanlarin nakarati olmaktan cikmis, serinkanli ve yeterince rasyonel bir sagduyu tarafindan da vurgulanir olmustur. Kapitalizmin piyasa güzellemeleriyle yürüdügümüz bu uzun yolun sonunda biyosferi hepten kaybetmeye yaklasmis, biyolojik cesitliligi ciddi ölcüde yitirmis, önlenebilir cevresel tahribati durduramaz hale gelmis, zengin ile yoksul arasindaki ucurumu olabildigince acmis durumdayiz. Kapitalizmin kar maksimizasyonunu en temel hak sayan piyasa özgürlügü, tersine bir okumayla, gelir artirmaya faydasi olmayan hicbir cabayi yeterince dikkate alamiyor. Bu tablonun sürdürülemezligi sürekli yinelenedursun, tam da bu tablo nedeniyle sinirsizca büyüme hedefi gözeten bir azinlik, sistemi kimi onarimlarla sürdürmek icin devletlerle isbirligini asla ihmal etmiyor. Karar verici azinlik felaketlerin nedeni olan bir dislayici zenginligi sürdürebilmek icin son derece ikna edici bir kültürel hegemonya kurmus durumda Dünyadaki ortalama yasam süresinin uzamasi, bebek ölümlerinin tutarli bir grafik uyarinca düsmesi, temel saglik, egitim ve teknolojiye tarihte hic olmadigi kadar cok kisinin görece daha kolay ulasabilir olmasini bu sürecteki olumlu kazanimlar olarak ileri sürüyor. Bu dogru. Ama tam da bu dogru pahasina felaket ölcüsüne coktan ulasmis o büyük yanlis sürdürülebiliyor Uygarligimiz bir fayda maksimizasyonu makinesine dönüstürülmüs durumda; maksimum fayda, gercekligin insan, insan disi, organik ya da inorganik unsurlariyla devinen ickin bütününe karsi tümüyle düsmanca bir tutum takinmak anlamina gelmekle kalmiyor, bu sözde faydanin da ancak cok kücük bir bölümü insanlar arasinda paylasiliyor. Bir baska deyisle, asiri zenginlesmenin faydasini aralarinda kirisan cok kücük bir azinlik icin tüm beseri uygarligimizi kozmosla kavgali bir asirete dönüstürmüs durumdayiz. Bu kitap, Balanuyenin Naturans I Yeni Bir Ontolojiye Dogru adli kitabinda genel cercevesini cizdigi Güc Ontolojisi baglaminda hepimizi etik ve politika hakkinda tümüyle önyargisiz yeni bir düsünceye davet ediyor. Bu düsünce, etkide bulunanlar ile etkiye ugrayanlarin bitimsiz karsilasmalariyla bicimlenen ickin gercekligin bundan sonraki seyri hakkinda Temel kabullerimizin cogunu yeniden gözden gecirmeyi gerektiren olanakli ama zor, zahmetli ama umutlu bir yol bu.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.