Gayriihtiyari bir hareketle teleskobu pencereye yöneltti. Tam o anda elindeki havaya kalkmis bicagi yataktaki ciplak bir kadina saplayan bir adam gördü. Adamin yüzü teleskopun mercegini bütünüyle kaplamisti. Iri kafali, siyah sacli, sakalli biyikli bir adamdi. Gözleri birbirine yakin ve koyu renkli olan adamin yanaginda derin bir yara izi vardi. Üzerine siyah bir tisört, altina da mavi kot bir pantolon giymisti. Adam elindeki bicagi yeniden saplamak üzereyken birden bakislarini kendisine yöneltilmis olan teleskoba cevirdi. Birisi onu izliyordu ve kadini öldürdügünü görmüstü... Öykünün basligindan da anlayacaginiz üzere benim adim Hayalet Ben artik maalesef bu dünyada yasamiyorum. Ölüyüm. Ama kendi istegimle, kazayla ya da herhangi bir hastalik sonucu falan ölmedim, resmen öldürüldüm; diger deyisle bir cinayete kurban gittim. Ne yazik ki katilimi görme firsatim olmadi, ancak kimin öldürdügünü tahmin ediyorum. Benim adim polis dilinde maktul oluyor. Yillarca maktullerin öykülerini yazdiktan sonra onlarin durumuna düsmek oldukca ironik bir durum. Ama yapacak bir sey yok, cünkü hayat dedigimiz sey böyle sürprizlerle dolu. Ögleden Sonra Cinayetleri adli kitabinda Önay Yilmaz, okuyucularinin karsisina bu kez birbirinden ilginc dokuz polisiye öyküyle cikiyor. Yilmaz, Sugegasa, Yerli Baldwin Olayi , Ambrosia , Gemideki Ölümler , Sivri Bir Ipucu , Dut Receli, Teleskoptaki Yüz , Benim Adim Hayalet , Dogustan Katil adli öyküleriyle, romanlarindaki gibi ters köse yapmaya devam ediyor.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.