Zeynonun bir yüzü utancindan buz kesip korkudan damla damla erirken öbür yüzü, gururdan kaskati olmus heykelden farksizdi. Günes, ufku, vadiyi, daglari ve gökyüzünü kizila boyayan rengi ile onu umuda, yasama sevincine ve direnmeye davet ediyordu. O, cocuk yasta asik olabilen, askinin arkasinda durabilen ve aski icin her cefayi göze alabilen cesur bir kizdi. Korkakca ölüme gidisini, dostun düsmanin bilmesini istemiyordu. Onun ve yakinlarinin onurunu zedeleyecek bir davranista bulunmak, askina yakismiyordu. Magdur da oydu, mazlum da... Ihaneti doguran bir kötülük, cocukluk asklarini öldüren bir cinayet, mutluluklarina düsen bir ciglik ve bagira bagira gelen talihsiz bir depremin sebebi o degildi. Bu topraklarda dogan her kadinin kaderini, o da yasiyordu. Toplumun kalbine hancer gibi saplanan töreler, kanayan yaralardan nemalaniyor, akan kandan besleniyor ve gözyaslarindan güc devsiriyordu. Onun hakkindaki karari, yüz yillar önceden vermisti töreler. O, ne söylerse söylesin bostu. Mustafa, asla ona inanmayacakti. Inansa bile affetmeyecekti. Korkak kediler gibi kuyrugunu kisip sine sine ölüme gitmeyecek, can kaygisini kadinlik onurunun önüne koymayacakti. Yasar gibi ölüme gitmek, korkaklik ve zayiflikti. Kendine ve askina yakisani yapacakti o. Askini yasarken sergiledigi dik durusu, ölüme giderken de sergileyecek, masumiyetinin mükafatini mahserde alacakti.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.