Ölümümün on altinci gününde anilarimi yazmaya karar verdim ben. Öldükten sonra karsilastigim insanlar, anilar evinde gezinmenin bir ölüye hicbir yarar saglamayacagini söyledilerse de onlara inanmadim. Öldüm ve Tanri burada da yok Ne yapabilirim Galiba artik yasamiyorum. Sairin kelebegi gibi, düsümde kendimi bir ölü olarak mi görüyorum, yoksa uyandim da ölmeden önce yasadiklarimin bir düs oldugunu mu fark ettim, bilemiyorum. Ölüler yasamaz Hayatim boyunca kesinligine güvendigim biricik gercek bilgiydi bu. Simdi onu da yitirdim. Bana öldügüm söyleniyor ama konusabiliyorum. Artik hayatta olmadigim söyleniyor ama düsünebiliyorum, yazabiliyorum, sokaklara cikip gezebiliyorum, dislerimi fircalayabiliyorum, ayakkabilarimi baglayabiliyorum. Ölü Kelebeklerin Dansi, ölümünün on altinci gününde anilarini yazmaya karar veren ve 35 gününde de aklini kemiren Katil Kim sorusunu cözen bir anti kahramanin, Haldunun serüveni. Ölüler dünyasinda bir tek rüya görülebiliyor, Haldun da rüyasini görmeye baslar. Rüyasi onu nerelere götürecektir, ölüler dünyasindaki kelebekler gercek mi yoksa hayal midir ve kelebeklerin kisacik yasamlari Haldunun yasamiyla nasil bir benzerlik tasiyor Ölü Kelebeklerin Dansi, ölüm, yasam ve rüyalar arasinda gidip gelen bir roman.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.