Yirminci yüzyilda felsefe ve din hakkinda yayimlanan neredeyse hicbir kitap, Olmak Cesaretinin etkisini yaratamadi. Kitap, hayatin anlamina dair ciddi bir tartismaya onsuz girilmeyen, vazgecilmez bir klasige dönüstü. Herkesin duydugu ve kendisini okumak zorunda hissettigi bir simge kitap oldu. Halihazirda üniversitelerdeki okuma listeleri onsuz düsünülemez, kitabin adi dahi teolojik sohbetlerin terminolojisine girmistir. Az sayida teolog Paul Tillich kadar modern dünyanin hayal gücünü yakalayabildi. Din adamlari tarafindan oldugu kadar icinde bulundugu kültür tarafindan da cok ciddiye alinan Tillich, bir ilahiyat ve felsefe klasigi olan bu metinde modern insanin ikilemini tasvir eder ve kaygi sorununu yenmenin yoluna isaret eder. Kader, sucluluk ve ölüm korkusu; modern ruhu altüst eden üc kaygiydi. Kader, anlami ve amaci tutsak etmisti; yasayan bir ölü olmakti. Ölüm ise hayatta anlamin olmayisinin ve herhangi bir ödül ya da ceza ümidi olmadan anlamsizlik tecrübesinin ta kendisiydi. Seneca der ki, Korkunun kendisi disinda berbat olan hicbir sey yoktur. Epictetus ise söyle der, Korkunc olan ölüm ya da zorluk degildir, ölüm ve zorluk korkusudur. Kaygimiz bütün insanlara ve varliklara korkunc maskeler takar. Onlardan bu maskeleri cikartirsak, kendi yüzleri ortaya cikar ve ürettikleri korku yok olur. Bu, ölüm icin bile dogrudur. Her gün hayatlarimiz azar azar bizden alindigi icin, varolusumuzun son buldugu saatin kendisi ölümü getirmez, yalnizca ölüm sürecini tamamlar. Ölüm imgesinin maskesi düstügü zaman, bu korkular da yok olur...
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.