Ilerleme... Kulaga pek hos gelen bir kavram. Hep ileri, daima ileri Insanligin gelismesi, sinirlarini zorlamasi, asmasi... Peki, bedeli Ücüncü Dünya Savasi sonrasi Asiri mekaniklesmis bir toplum. Fabrikalar, tüm üretim, her seyin calismasi icin bir avuc insan, bir avuc becerikli mühendis yeterli. Geri kalanlarsa... Bu toplumun süper-mühendislerinden Paul Proteus, yasadigi Mekanize Amerikan Rüyasindan uyanarak varligini, hayatin anlamini, toplumdaki muazzam ayrismayi, ilerlemenin nelere mal oldugunu sorguluyor. Insan dünyayi yeniden kazanmak icin isyan hareketine mi katilmali yoksa görece muazzam refahin bedelini ödemeye razi mi olmali Otomatik Piyano, atalari Biz, Cesur Yeni Dünya ve dört yil büyügü 1984 gibi akil ilerleme-mekaniklesme temali bir distopya. Ama farkli. Cünkü Vonnegutin distopyasindaki makineler, diger distopyalarin yazarlarinin muazzam hayal güclerinden cikmis makineler degil, kitabin yazildigi dönemde var olan makineler. Otomatik Piyano bizleri uzakta degil, cok yakinda olan bir seye karsi, hem de Ilerlemeye laf etmenin hic hos karsilanmadigi 50li yillardan uyariyor ve teknolojinin muazzam gelisiminin isin icine insana has hirslar girdiginde nerelere varabilecegini gösteriyor. Otomatik Piyano, Kurt Vonnegutin bildik sivri dilli acik sözlülügüyle, Konusunu, konusu güle oynaya Bizden araklanmis Cesur Yeni Dünyadan güle oynaya arakladim, dedigi ilk göz agrisi...
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.