Bosluk hemen yani basinda beklerken, kadin onu görmezden gelmeyi ögreniyor. Derin nefes alarak, icerek, uyuyarak, kusarak, en cok da yazarak onu unutmaya calisiyor. Bosluktan kacmak icin duvarlarini kendi elleriyle özenle örüyor. Yillarca, umut ve sabirla. Ancak ne yaparsa yapsin rüyalarindan kacamiyor. Düsleri hep ve tam orada. Boslugun ortasinda tastan bir ev. Issizlikta, tek basina. Evde bir tablo. Pencerelerin arasinda. Tabloda yasli bir kadin. Öylece ona bakmakta. Yüzlerce kez, icinde kar taneleri olan bir kaleydoskobun icinde dönüp duran bir ruh. Cigliklarla uyanilan geceler. Gözyaslari ve terle. Bosluk rüyalarindan sizip onu cagiriyor, sehvetle. Otopsi, bir kadinin ic dünyasindaki derin celiskileri anlatiyor. Onu yazmaktan, dahasi kendi olmaktan alikoyan kimligini, sorumluluklarini irdeleyen kadin, bir yandan da annelik görevleriyle yazma tutkusu arasinda bölünür. Cocukluk travmalariyla, toplumsal baskilara karsin yazma tutkusuyla gelen gerilim, icinde büyüdükce büyür ve bu hesaplasma onu giderek varolussal bir secim yapmaya zorlar. Söz konusu olansa bogucu günlük yasami ile yazmak, baska bir deyisle, esaret ile özgürlük arasinda bir secimdir...
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.