18,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
  • Broschiertes Buch

Bazi seyler o kadar korkunctur ki bir parca delilik tek akilli karsiliktir. 1920ler, Londra. Savasin anilari henüz tazedir. Kizi Francesle Camberwelldeki büyük evlerinde mütevazi bir yasam süren dul Bayan Wray, iki oglunu savasa kurban vermis, ardindan kocasini da kaybetmistir. Maddi zorluklar onlari evlerinin iki odasini kiraya vermeye mecbur birakir. Böylece genc cift Bay ve Bayan Barber, evin yeni pansiyonerleri olacaktir. Ama pansiyonerlerle Frances arasinda kurulan iliski evin tüm sakinlerinin yasamini geri dönülmez bicimde degistirecek, firtinali iliskilerin yarattigi anafor yazgilari…mehr

Produktbeschreibung
Bazi seyler o kadar korkunctur ki bir parca delilik tek akilli karsiliktir. 1920ler, Londra. Savasin anilari henüz tazedir. Kizi Francesle Camberwelldeki büyük evlerinde mütevazi bir yasam süren dul Bayan Wray, iki oglunu savasa kurban vermis, ardindan kocasini da kaybetmistir. Maddi zorluklar onlari evlerinin iki odasini kiraya vermeye mecbur birakir. Böylece genc cift Bay ve Bayan Barber, evin yeni pansiyonerleri olacaktir. Ama pansiyonerlerle Frances arasinda kurulan iliski evin tüm sakinlerinin yasamini geri dönülmez bicimde degistirecek, firtinali iliskilerin yarattigi anafor yazgilari yeniden belirleyecektir. Kitaplariyla pek cok ödüle deger görülen Sarah Watersin son romani Pansiyonerler, The Sunday Times tarafindan kurgu dalinda yilin kitabi secildi ve 2015te Baileys Womens Prizeda ayni dalda finale kaldi. Watersin roman karakterleri yasamin gercekligini kusanmis halde Hic kimse tamamen siyah ya da beyaz degil. Onlari begeniyor, nefret ediyor, kiziyoruz; onlarla empati kuruyor, eylemlerini anlamsiz buluyor ve tutkularini sevgiyle karsiliyoruz. Pansiyonerler, kadin veya erkek olmanin anlamlari üzerine düsündürürken, bir yandan da tutkulu bir askin essiz deneyimlerini okuruna nefes nefese sürüp giden bir hikayeyle yeniden yasatiyor. Tek yaptiginizin birini sevmek oldugunu düsünürken, isler ne kadar sarpa sarabilir ki Bir E. M. Forster kitabi gibi baslayip, Dostoyevskinin veya Patricia Highsmithin elinden cikmiscasina karanliga bürünen bir roman. Okura, bir lunapark trenine binmis gibi ciddi bir kalp carpintisi yasatiyor. Dönemin detaylarina ve gizli sakli tutkulara dair kusursuz gözlemlerle dolu bir yetenek gösterisi.