22,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
  • Broschiertes Buch

20. yüzyilin özellikle ikinci yarisindan sonra toplumsal, siyasal ve kültürel alanda vuku bulan bir takim gelismeler, toplumsal kurallarin normatifliginin sorgulanmasina ve onlarin artik islevsellikleri ekseninde degerlendirildigi bir sürecin dogmasina yol acmistir. Böylesi bir ortamda felsefenin gelecek icin hala bir takim politik ideallere sahip olup olmadigi süphesiz ilgi uyandirici bir sorudur. Cagdas felsefe özellikle yirminci yüzyilin son ceyreginden bu yana, yeni siyaset ve demokrasi tartismalariyla bu soruya cevaplar aramaya calismaktadir. Öte yandan bu tartismalar icerisinde…mehr

Produktbeschreibung
20. yüzyilin özellikle ikinci yarisindan sonra toplumsal, siyasal ve kültürel alanda vuku bulan bir takim gelismeler, toplumsal kurallarin normatifliginin sorgulanmasina ve onlarin artik islevsellikleri ekseninde degerlendirildigi bir sürecin dogmasina yol acmistir. Böylesi bir ortamda felsefenin gelecek icin hala bir takim politik ideallere sahip olup olmadigi süphesiz ilgi uyandirici bir sorudur. Cagdas felsefe özellikle yirminci yüzyilin son ceyreginden bu yana, yeni siyaset ve demokrasi tartismalariyla bu soruya cevaplar aramaya calismaktadir. Öte yandan bu tartismalar icerisinde beslendikleri entelektüel gelenek, tarihsel kökler ve sunmus olduklari demokratik vaatler nedeniyle iki farkli perspektif, pragmatizm ve post-Marksizm, özgün bir deger kazanmaktadir. Bu cercevede kitabin temel sorunsali da, Richard Rorty baglaminda cagdas pragmatizm ile Ernesto Laclau ve Chantal Mouffeun ortaya atmis olduklari post-Marksizm düsüncesinin, demokrasi anlayislarinin mukayese edilmesi ve bu yaklasimlarin mevcut siyasi olanaklari ile felsefi arka planlarinin sorgulanmasidir. Bu minvalde Rortynin, Derridaci yapibozumdan esinlenen temelcilik karsiti pozisyonunun, demokratik sorunlarin giderilmesine katki sunabilecek kapsamli bir teoriye, bir tür cagdas ütopya önerisine dönüstügü söylenebilir. Bu demokratik ütopyanin özgün karsiligi Rorty tarafindan Postmodern Burjuva Liberalizmi olarak tanimlanmaktadir. Laclau ve Mouffe ise bir takim Marksci kavram ve yapilari yerinden edip buradan post-Marksist demokrasi anlayisini olusturarak oldukca provokatif bir sorgulanmaya girismislerdir. Öte yandan post-Marksizmin felsefi ve politik kategorilerinin, günümüz kimlik tartismalarinin kavranmasinda ve yeni toplumsalligin degerlendirilmesinde dinamik ve etkin birer enstrüman olarak degerlendirilmesi gerektigine iliskin bir takim iddialar da, ancak bu sorgulamayla birlikte anlasilabilir. Belli bir kamp kuruldugunda, felsefenin saltanati sona erer, siyasetin saltanati baslar diyen yeni bir anlayisin, politika ve felsefe arasindaki iliskiye bakisi, pragmatizm ile tam da bu noktada ayrisir.