Istanbuldan Siirte oradan da Eruha uzanan bir hikaye... Bir askerlik güncesi tarzinda edebiyattan felsefeye, toplum elestirisinden siyasete bir yolculuk; ama hepsinden önce bir yüksek farkindalik hali... Dostoyevski, Wittgenstein, Ece Ayhan, Kafka, Theodor Adorno, Nietzsche gibi sayisiz yol arkadasiyla cikilan yolculukta, zamana düsülen notlar ve mesakkatli bir askerlik deneyiminden arda kalan anilarla; yazarin dünyasini kesif Safaktan Cok Önce. Safaktan Cok Önce nasil bir kitap Eger kalabalik bir yerde oturuyorsaniz, ona yer acin. Gelip araniza otursun. Gözlerini kaciriyor. Biraz dalgin sanki. Öyle mi Ve cabuk unutuyor. Fark ettiniz. Ama uzun bir yoldan geliyor olmasina bagislanamaz bir yorgunluk da var sanki üzerinde. Omuzlari, görünmez ve agir bir yükün altinda. Peki. Bir yer acin yine de. Omuzlariyla, biraz sismis göbegiyle ve göbeginden yere düsmekte olan gözleriyle, pejmürde kiligiyla gelip otursun. Araniza gelip otursun. Garsona takiliyor gözleri. Ve bos bir yer ariyor. Iceri girdiginden beri yer bakiniyor aslinda kendine. Ama en cok da bos bir koltuga tek basina oturmaktan korkuyor. O yüzden biraz yer acin aranizda. Buraya, insanlarin arasina her gelisinde, bos bir yer verilecek ve oraya, bombos kanepeye oturtulacak diye tedirgin oluyor. O yüzden bir yer acin aranizda. Sizden sigara isteyecek. Cay ve sohbet isteyecek. Ama tastamam bir densizlik de sayilmaz bu. Cünkü bütün bunlar olacak diye de ayrica korkuyor. Onun insanlara yük olma konusundaki özel namusu bu. Her aksam buraya, tarihin sizmasina her nasilsa izin verdigi bu müstemilatin duvarlarinin catlaklarindan sizan ney sesine kulagini dayamak icin. Belki de bunun gercekten de 16. Yüzyildan kalma bir ney sesi olmasindan korkarak ve bu ses onu, basini serin mermerlere dayayip hülyalara dalmaktan alikoyacak diye tedirgin olarak.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.