Sanat emegi deyince üzerinde durulmasi gereken en etkili hadise, kuskusuz kültürün özellestirilmesiyle birlikte baslayan kültür endüstrisindeki patlama ve dönüsümlerdir. Kültür endüstrisi biteviye dallanip budaklanmakta ve bu endüstride calisanlarin sayisi her gecen gün kabarmaktadir. Medya, yayin, iletisim, PR, pazarlama markalandirma, reklam, eglence, spor, turizm, tasarim, egitim, bilisim, telekomünikasyon gibi alanlari dolduranlarin, kentsel calisan nüfus icindeki orani, bütün hizmet ve finans sektörü de hesaba katilinca, gelismis ülkelerde maddi üretim sektöründekileri coktan katlamistir. Kültür endüstrisinin müzeler, bienaller, festivaller, fuarlar, galeriler, müzayedeler araciligiyla örgütlenen dogrudan sanatla ilgili aglari da giderek giriftlesmekte ve sismektedir. Bunlar arasinda sanatin küresellestirilmesinin asal ortamlari olarak ortaya cikan bienaller, Paolo Virno ve Pascal Gielen gibi prekarite yazarlari tarafindan post -Fordist, gayri maddi, esnek ve güvencesiz emek rejimlerinin ideal modeli olarak tanimlanmaktadir. Hatta Gielen daha da ileri giderek, bütünüyle sanat ortaminin ekonomik sömürü icin ideal bir model olup olmadigini irdelemektedir. Gercekten de, bienal sanatcilari, küresel korporasyonlarin himayesi altinda örgütlenen bu son derecede otokratik ortamlarin bir anlamda calisanlari sayilmazlar mi Kapak fotografi Dave Morgan, Narcisse Sergei Polunin.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.