Eeee... Bekliyorum, dedi Evren. Yine gülümsüyordu. Bu gülümsemeyle tutsakligini daha iyi anliyordu artik Sehrazat. Pardösüsünü aldigi yere birakti. Az önce kalktigi sandalyeye yeniden oturdu. Evren de genis ve üzeri yastiklarla dolu, rahat deri kanepenin tam ortasina yayilmisti. Anlat bakalim... dedi. Sehrazat, sirf büründügü rolden siyrilabilmek icin, zorla da olsa gülümsedi. Icine dolan ölüm korkusunu ezdirmemeliydi. Peki, dinle o halde... Kimbilir, belki her ikisinin de kaderini degistirirdi hikayelerin sihri, sirri, sahihligi. Anlatacakti Sehrazat. Yasayabildigi kadar. Kelimeleri kadar. Nefesi kadar. Nereye kadar gidebilirse, nereye kadar varabilirse, o kadar anlatacakti... Son sözlerini söyleyene degin direnecekti. Binbir Gece Masallarinin Sehrazatini duymayan yoktur... Onu tasvir eden resimlere baktiginizda tüller icinde, allanip pullanmis, yumusacik yastiklarin üzerine yan devrilmis, keyfi yerinde bir kadin görürsünüz cogunlukla. Peki, gercek öyküsü bu mudur Esasinda, her gün bakire bir kizla evlenip sabahina kafasini vurduran Pers sahini birbirinden heyecanli öyküleriyle mesgul ederek canini kurtarmaya calisan bir kadindir Sehrazat. Kendi gibi olanlara reva görülmüs maks talihi bir kez olsun alt etmeye calisan, silah yerine sözcüklerini kusanmis cabbar bir savasci. Ece Erdogus Levi, bu romanla Sehrazattan devraldigi mirasi sayfalara tasiyip her gün dövülen, istismar edilen, irzina gecilen ve katledilen kadinlarin öykülerini anlatiyor. Ölümün soguk özlerinin icine bakarak, benzeri hikayelerin bir daha hic yasanmamasi umuduyla...
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.