Sesin, sözün ve dolayisiyla gürültünün gitgide esiri haline geldigimiz günümüzde sessizlik de artik mühim bir yasam belirtisi ve ihtiyacina dönüstü. Zaman zaman yakicilasan bazen de kacinilan bu ihtiyaci ve kavrami antropolog ve sosyolog David Le Breton, bütün yönleriyle ele aliyor. Yürümeye Övgü, Acinin Antropolojisi, Ten ve Iz ve Bedene Vedanin ardindan gözler ve kulaklar bu kez sessizlige cevriliyor. Sayisiz söylemin acikladigi bu dünyayi gittikce daha az anliyoruz. Cok sayida iletisim aracinin özgürlestirdigini ileri sürdügü söz, bu cogullugun icinde bogularak anlamsiz hale geliyor. ... Iletisim ne ölcüde yayilirsa susma özlemi de o denli güclü oluyor; hic degilse seylerin ugultusunu isitmeye ya da bir olay ve daha sonra bir baskasi, sonra tekrar bir baskasi gelip eskisinin yerini almadan önce olayin sancisina tepki vermeye yetecek süre boyunca. ... Sözün doyum noktasina ulasmasi sessizligi daha da cazip kilar. Kafka bu durumu kendi üslubunca söyle dile getirir Simdi sirenler kendi cigliklarindan cok daha ölümcül bir silaha sahipler, sessizlige. Bunu tahayyül etmek her ne kadar gücse de, biri onlarin seslerinin büyüsünü bozabilir ancak sessizliklerinin büyüsüne asla dokunamaz.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.