Tüm bunlarla basa cikmaya calistigi yetmez gibi bir de Kimmis pic kurusu diye yeniledi Oleg. Icindeki ses Benim diye haykirdi. Benim pic kurusu. Yeter Öldür Benim Sensin, dedi. Karanligin icinde, tüm karanligi icine cekerek yanan parlak kizil atesin önüne kadar sürüklenmisti. Duydugu sesin neden arttigini anladi. Ne oldugunu bilmese de konusan sey bu olmaliydi ve simdi ayaklarinin dibine kadar gelmisti. Belki de o, bu tuhaf seyin ayagina kadar gitmisti, bilmiyordu. Korktun mu dedi sey. Aslinda korkunun ta kendisiydi. Özgürce ucarken beni hic özlemedin mi diye sordu. Babam beni niye sevmiyor anne diye sordugunda Cheslav henüz iki yasindaydi. Hic öyle sey olur mu tirtilim, diyerek güldü. Cheslav tirtil olmayi cok seviyordu. Annesine hep, Ne zaman kelebek olucam anne diye sorsa da seviyordu... Yine bir kursun topraga saplandi ve bu sefer gercekten cok yakindi. Burnuna kadar gelen sey ölümle karisik barut kokusuydu. Görüsü saglikli bir atis yaptirmayacak kadar cok bulanmisti. Sevgilisinin gözlerinde bin kat derine indi. Önce birkac iri toprak tanesinin yanindan gecti. Ucusan tozlarin ardinda o ufak kücük metali görmek zorundaydi. Cok fazla toprak vardi. Zaman bir kelebek kadar hafifti. Birkac toprak parcasini daha gecmeliydi. Zaman su gibi yumusakti. Birkac toprak daha...
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.