Gramscinin düsüncesinde oynadigi basat rolden dolayi sol icerisinde yogunlukla tartisilagelen ve özellikle Avro-komünizme belirgin rengini veren sivil toplum kavraminin kökeni Hegele ve Rousseauya dek uzanir. Sivil topluma elestirel yaklasan her iki düsünür doga durumu-sivil toplum ikiligini degil, sivil toplum-devlet ikiligini temel alir ve bu topluma özgü iliskilerin tarihsel olarak belirlenmis oldugu yolunda bir vargiya ulasirlar. Ne var ki ne Hegel ne de Rousseau sivil toplumun bakis acisinin ötesine gecememis ve ona kökten bir elestiri getirememistir. Bu tür bir anatomiyi gerceklestirecek olan kisi Marxtir. Marx, emege en temel ontolojik kategori olma önceligi taniyarak insan ile doga arasindaki iliskinin kavranis bicimini tümüyle degistirmis, bu iliskiyi emek araciligiyla dolayimlamak suretiyle insan-doga iliskisini tarihselligi icinde kavrayabilmistir. Bu kitabin amaci sivil toplumu kendinde bir amac olarak gören, onu yücelten, sivil toplum-devlet ikiligini merkeze oturtup devlet karsisinda sivil toplumun sinirlarini genisletmeyi ana hedef olarak belleyen yaklasimlarin tersine, Marxin, sivil toplumu kapitalist iliskiler baglaminda aciklayan cözümlemesine dayanarak, tartismaya sivil toplumu asma perspektifinden müdahil olmaktir.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.