Gercegin rengini görmeyi, tadina bakmayi, sesini duymayi vadediyor Yilmaz Güney, Soba, Pencere Cami ve Iki Ekmek Istiyoruz romaninda. Her firsatta Hirsizin hic mi sucu yok diye soranlara; sucu, sucluyu ve suc psikolojisini anlatiyor. Yoksul mahallelerin, caresiz insanlarin, tacizi ve uyusturucuyu daha el kadarken ögrenen cocuklarin romani bu. Her satirinda dil isciliginin lezzetini alacaginiz roman dünün dünde kalmadigini, bakmasini bilenler icin gercegin hep orada oldugunu fisildiyor bize. Evet, zengin evlerini soyacakti bir gün. Yoksul evlerinde calinacak ne vardi ki Hep onlari soyacakti. O zaman yakalari kürklü kalin kaputlardan giyecekti. Kalin yün kazaklar giyecekti. Alti kaucuk, ayagi isitacak ayakkabilar giyecekti. Boynunu sicak tutacak uzun yün atkilara sarinacakti. Babasina, annesine ne isterlerse alacakti. Babasina göz alacakti, takma bir göz. O zaman kimse anlamayacakti babasinin tek gözlü oldugunu. Bacisina da alfabedeki kiz cocuklarinin giyindigi renkli, güzel giysilerden alacakti. Annesini zengin evlerine temizlige göndermeyecek, mezarlik bakimini da biraktiracakti.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.