Bu öyle bir sey ki... bir insani bütün ömrün boyunca tanimissin aranizda ne bir ilk izlenim, ne bastan cikarma girisimleri, ne de insanlarin yavas yavas birbirini tanimasi diye bir sey yasanmis diye tanimliyor kardesler arasindaki iliskiyi Denise. Bizimkisi, tamamiyla bilmek, bazen cok fazla sey bilmek durumuydu. O ve simdilerde kirkli yaslarini süren Nik icin kardeslik, hayatlarindaki en önemli iliski oldu. Nik her zaman bir sanatciydi. Kendini bildi bileli bir sanatci olmustu, bir an icin bile kendini sorgulamamisti. Sanatiyla onaylanmak, genis kitlelere seslenmek gibi bir amacin pesinde olmadi. Sadece kendisi icin üretiyor ve kendi alternatif tarihini yaziyordu. Denise ise her zaman onun en tutkulu, en sadik ve bazen de tek hayrani oldu. Arkadaslari ölürken, anneleri hafizasini kaybederken ve dünya tekinsiz bir gelecege dogru her gün bir adim daha savrulurken, Denise ve Nikin Tarihsel Kayitlari da kendi kaderlerini tamamlamak icin yaziliyordu. Dana Spiotta, Stone Arabiada yaraticiligin ta kendisine adanmis bir ömrün izini sürerken, dünyanin cümbüsü icinde kapanilan müzik dolu bir mabedin kapilarini araliyor.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.