...Ve neden sonra Börü son buyrugunu veriyorduDikkat Kaganimiz Ulu Mete Han göründüYer gök donmus, rüzgar durulmus, karincalar dahi durmustu... Her er sadece kendi kalp atislarini duyabiliyordu. El sürülemeyen bozkirin deli taylarina adeta celik gemler vurulmustu. Günesin dogusunun ardindan baska bir günes daha ufka yükseliyordu. Omuzlarina kadar düsen yelesiyle, vahsi bir kurdun en kizgin anini andiran hilal biyiklariyla sanki Tanri yeryüzünde yürüyordu. Ak renkli devlet atinin üstünde giderek yaklastikca, erleri nefes almayi dahi unutuyor, kalpleri durma noktasina geliyordu.Gündüz vakti yildiz görünüyor, gökte hilalle birlesiyordu. Yagiz yerle Mete göge yükselirken, mavi gökten Tanri yere iniyordu... Börünün buyruguyla at inip diz kiran erlerin ayak sesleri arzi salliyordu...Gökten gelen, Sen istersen maglup olur karincaya koca fil Sana yenik ordular simdi harap ve sefil sesi, Tanri Daglarinda, Eline düsse tek damla sel olur caglar, cagirani sen olsan kökünden yürür daglar diye yankilaniyordu...Islik calan ok kimin kalbini ikiye bölecekti, bunu kimse bilemezdi. Mete Hanin okuyla ölmek bile ne büyük bir onurdu. Acun ilk kez böyle bir seye sahitlik etmis ve Göklerin Ordusu gözden kaybolmustu. Kurtlar ulumaya, karincalar calismaya, rüzgar esmeye baslamisti. Üc günlük yoldan sonra Ulu Kaganin Ulu Ordusu savas meydanina varmisti. Börünün evvelden yolladigi ulaklar Cin ordusunun yerini bildiriyordu.Meteyi ilk kez bu kadar düsünceli gören Börü, Ne düsünüyorsunuz Kaganim diye sordu.- Bu kadar Cinliyi nereye gömecegimi
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.